ımprovise

doğaçlamak, irticalen söylemek/çalmak, tulûat yapmak, hazırlıksız yapmak, uyduruvermek.
I forgot the
words of my speech, so I had to improvise. The pianist improvised an accompaniment to the song.
Verb
birdenbire çaresini bulmak, hazırlıksız/geçici olarak yapmak/uydurmak, eğreti olarak kullanmak, yasak
savma kabilinden yapmak.
She improvised a cake although she had no sugar.
Verb