-scope

English-Turkish Translation

  1. Prefix “gözlem aygıtı, görme aleti” anlamı katar:
    telescope, microscope.
    -scopic: gözlem aygıtı
    ile (görülen/incelenen vb.).
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

purpose and scope
amaç ve kapsam Noun
scope
kapsam, çap, saha, faaliyet alanı.
an investigation of wide scope: geniş kapsamlı/çaplı tahkikat. Noun
scope
fırsat, vesile, imkân, olanak.
There's not much scope for selling coal in tropical countries. Noun
scope
serbestlik, genişlik, vüs'at.
to give one's fancy full scope . Noun
scope
uzunluk, menzil.
a scope of cable. Noun
scope
konu, mevzu, hedef, gaye, maksat.
The scope of a scientific work. The politics of a country would
be outside the scope of a book for tourists.
Noun
scope
mikroskop, teleskop, periskop, osiloskop, radarskop. Noun
scope
şümul Noun
act within the scope of one's authority
yetkisi içinde hareket etmek Verb
ample scope
geniş serbest hareket alanı
be beyond sb's scope
birinin yetki alanı dışına çıkmak Verb
be beyond the scope of sb's mind
zihninin ötesinde olmak Verb
be of a nation-wide scope
millet çapında olmak Verb
beyond the scope of one's authority
kişinin yetkisi dışında
come within the scope of normal functions
normal görevler kapsamına girmek Verb
come within the scope of the law
kanun kapsamına girmek Verb
come within the scope of the law
kanunun kapsamı içine girmek Verb
come within the scope of the law
kanuni kapsamı içinde olmak Verb
economies of scope
birlikte üretme ekonomisi Noun, Economics
economies of scope
kapsam ekonomisi Noun, Competition Law
enlarge the scope of sth
kapsamını genişletmek Verb
exted the scope of
şümullendirmek Verb
extend the scope of one's activities
faaliyet alanını genişletmek Verb
fall within the scope of one's work
iş inin kapsamına girmek Verb
fall within the scope of one's work
işinin kapsamına girmek Verb
free scope
hareket serbestliği
give full scope to sb
birine tam yetki vermek Verb
give scope for
tanımak Verb
give scope for
cesaretlendirmek Verb
give someone scope for his activities
birine hareket serbestliği vermek Verb
having a scope
kapsamlı
implementation scope
uygulama alanı Noun
lie outside the scope of one's address
görev kapsamı dışında olmak Verb
obligatory scope of a contract
bir sözleşmenin bağlayıcı niteliği Noun
outside the scope of ...
... kapsamı dışında Adverb
restrict the scope of an article
bir maddenin kapsamını sınırlamak Verb
restrict the scope of an article
bir maddenin kapsamınr daraltmak Verb
rifle scope
tüfek dürbünü Noun, Military
scope of (agent's) authority
(acentenin) yetki kapsamı
scope of a convention
bir anlaşmanın geçerlik alanı
scope of a law
bir kanunun kapsamı
scope of a measure
önlemin kapsamı
scope of a patent
bir patentin kapsamı
scope of application
uygulama alanı Noun
scope of audit
denetimin kapsamı
scope of business
işin kapsamı
scope of discretion
takdir yetkisinin kapsamı
scope of duties
görevlerin kapsamı
scope of duties
görev alanı Noun
scope of implementation
uygulama alanı Noun
scope of insurance
sigortanın kapsamı
scope of insurance
sigorta kapsamı
scope of licence
ruhsatın kapsamı
scope of policy
sigorta poliçesinin kapsamı
scope of power
yetkinin kapsamı
scope of talks
konuşmaların kapsamı
scope of the licence
ruhsatın kapsamı
scope out
analiz yapmak ya da çözüm bulmak Verb
to act beyond the scope of one's authority
kişinin kendi yetki sınırları dışına çıkması
undertaking of wide scope
geniş kapsamlı taahhüt
English-Turkish phrases from Zargan's own database