asil

Turkish-English Translation

  1. great
  2. master
  3. dear
  4. principal
  5. gentle
  6. noble
  7. high
  8. aristocratic
  9. dignified
  10. elevated
  11. grand
  12. Adjective magnanimous
  13. haughty
  14. baronial
  15. blue-blooded
  16. well-bred
  17. magnificent
  18. gentil
  19. high- born
  20. (Br) U
  21. coroneted
  22. gent
  23. official definitively appointed
  24. permanent
  25. highborn
  26. sublime
  27. blue blood
  28. wellborn
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

asil aileden
high born
asil bir aileden gelmek
to descend from a noble family Verb
asil grubu
acyl group Noun, Chemistry
asil halidler
acyl halides Noun, Chemistry
asil kan
blue blood
asil olarak atamak
to establish an official Verb
asil olmayan
non u
asil profesör
titular professor
asil ruh
noble spirit
asil ruhlu
noble souled
asil ruhlu
high- toned
asil soydan
of noble descent
asil soydan gelmek
to be of noble origin Verb
asil soydan gelmeyen
of low birth
asil üye
associate member
asil üye
full member Noun, Management
asil üyelik
full membership Noun, Management
asil ve yedek
full and alternate Adjective, Management
bir kulübün asil üyesi
original member of a club
(kaya) asıl yerinde bulunan
live
(yer) asıl
proper
…'in Aşil topuğu
...'s Achilles' heel Noun
asıl
premier
asıl
fundamental
asıl
prime
asıl
origin
asıl
original copy
asıl
stock
asıl
principal
asıl
derivation Noun
asıl
real
asıl
descent
asıl
original
asıl
essential
asıl
copy
asıl
capital stock
asıl
pivotal
asıl
family stock
asıl
source
asıl
True
asıl
essence
asıl
stuff
asıl
germ
asıl
original (copy
asıl
actual
asıl
extraction Noun
asıl
institutional copy
asıl
essence of a thing
asıl
primary
asıl
proper
asıl
provenance
asıl
radical
asıl
root
asıl
seed
asıl
texture
asıl
authorship
asıl
basics
asıl
basis
asıl
beginning
asıl
bottom
asıl
elementary
asıl
inwardness
asıl
main
asıl
master
asıl
ur-
asıl
what
asıl alacaklı
principal creditor
asıl amaç
ultimate purpose Noun
asıl amaç
name of the game
asıl belge
original copy
asıl belgeler, temel işlemler
original acts Noun
asıl borç
main obligation
asıl borçluyu ibra etmek
to release the principal debtor Verb
asıl değerinden düşük sigorta ettirmek
to insure below value Verb
asıl fiyat
prime cost
asıl hâkime vekâlet eden hâkim
alternate judge
asıl hani
comber Noun, Zoology
asıl hani
caper Noun, Zoology
asıl ikametgâh
natural domicile
asıl ilgi konusu
big apple
asıl ipotek borçlusu
mortgagor
asıl ipotek borçlusu
mortgager
asıl iş
bread and butter business
asıl işyeri
capital place of business
asıl kiracı
main tenant
asıl kitap veya yazı
text
asıl konuya dönmek
to get down to brass tacks Verb
asıl konuyu kaybettirmek
to obscure the issue Verb
asıl kopya
prototype
asıl kopya
original copy
asıl kopya
master copy
asıl kopya olduğunu kanıtlama
proving of the tenor
asıl mahkeme kaydının sureti
estreat
asıl maliyet
prime cost
asıl melodiye ilave edilen ve ufak olarak yazılan notalar
grace
asıl mesele
leading fact
asıl meseleden söz etmek
to speak the question Verb
asıl meseleden sözetmek
to speak the question Verb
asıl meseleyi anlamamak
to miss the point Verb
asıl mesleğinden ayrı iş
sideline business
asıl mesleğinden ayrı uğraş alanı
sideline
asıl metin
original text
asıl metin dışında kalan
paratextual Adjective
asıl metinde kullanılacak matbaa harfleri
body type Noun
asıl metnin kelimesi kelimesine aynı kopyası
verbal copy Noun
asıl muharebe hattı
main line of resistance
asıl nüsha
original copy
asıl nüsha
original manuscript
asıl oyundan önce oynanan kısa oyun
curtain raiser
asıl sahip
beneficial owner Noun, Banking
asıl sayı
cardinal number
asıl sayılar
cardinal number
asıl sebep
ultimate cause
asıl senet
original instrument
asıl senet
orgiinal instrument
asıl sorunu gözden kaçırıyorsunuz
you are missing the point
asıl suret
tenor
asıl taahhüt sahibi ile birlikte
collateral promise
Aşil topuğu (bir kimsenin zayıf noktası
heel of achilles Noun
asıl tutarın sonradan saptanması şartıyla
deposit premium
asıl unsur
fundamental term Noun, Law
asıl ve ayrıntı
the essential and the accessory
asıl ve feri
the essential and the accessory
asıl yerinde
(Lat.) in situ
asıl yükü taşımak
to bear the brunt Verb
bir kulübün asıl üyesi
original member of a club
çevirinin asıl metne sadakati
fidelity of a translation Noun
çiftlikte asıl binadan ayrı ufak bina
outhouse
kefile başvurmadan önce asıl borçluyu takip etmek
(Lat.) to excussio Verb
kredi riskinin asıl alacaklıdan başkasına kaydırılması
credit risk relief
memleket içi emisyon asıl konudan kaçmak
to domestic issue to evade the issue Verb
ticari belgede yazılı asıl değer
face
tohum veya yumurtada bulunan asıl hücrecik
germ
yazıya kelime veya ibare ilave ederek asıl metni değiştirmek
to interpolate Verb
yönetim kurulu asıl üyeleri
full members of the board of directors Noun, Management
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Asâlet sâhibi, ... , necip
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.

asıl
Kaynak, kök, ... mebde, menşe