assumption

  1. Noun ön kabul
  2. Noun farz(etme), sanma, sanı, zan(netme).
    Our assumption that we would win was wrong: Kazanacağımız zannı yanlış çıktı.
  3. Noun varsayım, faraziye.
    a correct assumption: doğru bir varsayım/isabetli bir faraziye.
  4. Noun takınma.
  5. Noun deruhde etme, üstüne alma.
    the assumption of power: iktidar mevkiine geçme.
    His assumption
    of power was not liked by many: Onun iktidarı alması birçoklarını memnun etmedi.
  6. Noun böbürlenme, kibir, gösteriş, fodulluk, kendini satma, çalım satma, tefahür, küstahlık.
akdin yerine getirilmesinden doğan zarar ziyan davası Noun
temel varsayım Noun, Psychoanalysis
yedieminin taahhütnamesi Noun
Meryemananın göğe kabulü yortusu (15 Ağustos).
sözlü veya zımni bir akdin yerine getirilmemesinden doğan zarar ziyan davası Noun
keyfi varsayım
zımni kabul
piyasayı ele geçirme
rizikonun üstlenilmesi
teorik varsayım Noun
kuramsal varsayım Noun
bir kira sözleşmesinde veya başka bir emlak devrinde devredilen şahsın emlak üzerindeki devredenin bir
sorumluluğunu üstlenmesi şartı
bir senette
bir ad takınma
masrafları üstlenme
borcun üstlenilmesi
borçların deruhte edilmesi
borcu üstlenme
borç üstlenme
zarar ziyan üstlenme
bütün borçların kişisel sorumluluğunu bir başkasının üstlenmiş olduğu ipotekli bir gayri menkulün mülkiyetini kabul etme
borcun nakli Noun, Civil Law
bir görevi üstlenme
iktidarı alma
dolayısıyla da tazminat alamayacağını söyleyerek savunması
kendisinin haberi olduğu bir durumdan ya da birtakım olaylardan dolayı mağdur olduğu
bir ihmal davasında savunma avukatının davalıyı
riskin üstlenilmesi
zarar görme riskini bile bile üstlendiği
bir mirasa konma
... varsayımıyla Adverb
...'ini farz edersek Adverb
riskin ihtiyari olarak üstlenilmesi