asylum

  1. Noun, International Law iltica
  2. Noun düşkünler yurdu, yetimhane, kimsesizler/düşkünler bakımevi.
    insane asylum: akıl hastanesi, şifa
    yurdu.
    lunatic asylum: tımarhane.
    orphan asylum: yetimler yurdu, yetimhane.
  3. Noun sığınak, barınak, melce.
    to take/seek asylum: sığınmak, barınmak, iltica etmek.
    He sought asylum
    in the church: Kiliseye sığındı.
    give asylum to someone: barındırmak.
  4. Noun (milletlerarası kanuna göre) sığınma, iltica.
    political asylum: siyasî iltica.
    right of asylum:
    sığınma hakkı, bir memlekette suç işleyen kimseyi başka memleketin kabul, himaye/koruma hakkı.
  5. Noun koruma, muhafaza, himaye.
sığınma isteği
iltica isteği
iltica hakkı istemek Verb
akıl hastanesine kapatılmış
akıl hastanesine kapatılma
Devlete Sığınmaya İlişkin Beyanname Noun, International Law
Yabancılar Hudut İltica Dairesi Noun, Organizations
siyasal sığınma
diplomatik sığınma
meskensizler yurdu
iltica hakkı olma
sığınma hakkı tanımak Verb
siyasal sığınma hakkı tanımak Verb
(US) tımarhane
(US) akıl hastanesi
akıl hastanesi Noun, Psychiatry
tımarhane.
akıl hastanesi Noun, Psychiatry
tarafsız bir memlekete sığınma
yetimhane
darülaceze
yoksullar evi
yoksullar yurdu
politik sığınma
politik iltica
siyasi iltica
siyasi sığınma Noun, Politics-Intl. Relations
sağlık evi
sığınma/iltica hakkı: milletlerarası yasaya göre bir elçiliğe/ülkeye sığınanın korunması. Noun
sığınma hakkı Noun, International Law
iltica etmek Verb, International Law
mültecilik başvurusunda bulunmak Verb, International Law
siyasal sığınma
iltica başvurusu Noun, Politics-Intl. Relations
(US) alkolikler evi
körler evi
sığınmacı
sığınma hakkı arayan
bir suçlunun suçunu işledikten sonra kaçtığı eyalet
iltica etmek Verb
İltica ve Göç Bürosu Noun, Organizations
Göç, İltica ve Vize Genel Müdür Yardımcılığı Noun, Organizations