attractive

  1. Noun cazip, alımlı, sevimli, göz alıcı, zarif.
    an attractive man: cazip/alımlı adam.
  2. Noun ilginç, ilgi çekici, cazip.
    an attractive idea: ilginç bir fikir.
    an attractive price:
    cazip bir fiyat.
    Your proposal sounds very attractive: Teklifiniz çok ilginç görünüyor.
  3. Noun çekici, çeken, cezbeden, çekme+, cazibe+.
    the attractive power of a magnet: bir mıknatısın çekme kuvveti.
başarılı reklam
cazip yatırım
kârlı yatırım
(kitap) cazip parti
çekicilik ödentisi, cezbetme tazminatı (doktrini): Zarar-ziyan hukukuna göre çocukları cezbeden tehlikeli
bir duruma müsaade eden kimse, bundan doğacak zarar-ziyanı ödemekle yükümlü tutulur. Örneğin bahçesine havuz yaptıran kimse etrafını çitle çevirmez ve - mülke tecavüz şeklinde de olsa - havuza çocuk düşüp boğulursa, bundan sorumludur.
Noun, Law
bu doktrinin uygulandığı durum. Noun
tehlikeli bir aleti çocukların sık uğradığı bir yerde bilerek bırakan alet sahibinin sorumluluğunu gerektiren kuram
cazip teklif
cazibe kuvveti
çekici güç
cazip fiyat
cazip fiyatlar Noun
mektup bu ba güzel bir şekil vermek Verb
bir mektuba güzel bir şekil vermek Verb