Turkish-English Translation

  1. poor
  2. Adverb lightly
  3. spare
  4. seldom
  5. insufficient
  6. narrow
  7. small
  8. scarce
  9. little
  10. thin
  11. low
  12. meagre
  13. sparse
  14. scant
  15. inconsiderable
  16. trifling
  17. Adjective scanty
  18. skimp
  19. Lenten
  20. penurious
  21. wanting
  22. few
  23. lacking
  24. small amount
  25. slender
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

az gelişmişlik
backwardness Noun, Economics
azgelişmiş ülke
underdeveloped country Noun, Economics
başarı şansı az
slim chance of success
çok az
by a short head
çok az
scarcely Adverb
çok az
precious little Adjective
çok az
a fat lot
çok az
miserly Adverb
çok az
faint
çok az
exiguous
çok az
precious few Adjective
çok az
marginally Adverb
çok az
remotely Adverb
çok az
rarely Adverb
daha az
lesser
daha az
less
değeri az
not worth a bean
ehemmiyeti az
inferior
en az
minimal
en az
least
en az
at the very least
en az
fully Adverb
en az
minimum Information Technology
en az
at least
getirisi az
buy earnings
ihtimali az
a fat chance
lezzeti az
bland
masrafı az
inexpensive
pek az
stingy
pek az
insignificant
pek az
inappreciable
pek az
barely Adverb
pek az
hardly Adverb
pek az
seldom
pek az
remote
pek az
fractional
sermayesi az
capital poor
az aralıklı
close
az az
by small degrees
az bilgi
scanty knowledge
az bilgi
small stock of knowledge
az bilgi
twilight
az bir miktar
dab
az bırakılmış marj
chopped margin
az bulmak
to consider something insufficient Verb
az bulunduğu için ilginç
curious Adjective
az bulunur
curious Adjective
az bulunur
remarkable
az bulunur
precious Adjective
az bulunur
recherché
az bulunurluk
rarity Noun
az ciro
little business
az çok
rather
az çok
more or less Adverb
az daha
almost
az daha
nearly Adverb
az daha
all but
az daha
nigh
az dinleyici
slim audience
az eğitimli
semi skilled
az emekle elde edilebilen
cheap
az gelişmiş bölgeler
less developed regions Noun
az gelişmiş ülkeler
less developed countries Noun
az hasat
small harvest
az içen
abstemious
az ıslatmak
to dampen Verb
az kahvaltı
poor breakfast
az kaldı
nearly Adverb
az kaldı
almost Noun
az kaldı kaybediyordu
he all but lost it
az kaldı öldürüyordu
he narrowly missed being killed
az kalsın
almost
az kalsın
nearly Adverb
az kalsın canından olmak
to escape with the life and limb Verb
az kâr
small profit
az kâr
thin profit
az kâr
narrow margin
az kâr
small pims
az kâr
peanuts
az kâr edilen yıllar
years of small profits Noun
az kâr payı
narrow profit margin
az katılım
thin attendance
az kazanç
light profits
az konuşan kişi
close customer
az konuşur
taciturn
az konuşur
reticent
az kullanılmış
slightly used Adjective
az laf
paucity of words
az maaş
miserable salary
az mahsul
short crop
az masraf
light expense
az masraflı
economic
az masraflı
economical
az miktar
twopence
az miktar
odd lot
az miktar
cast
az miktar
trace
az miktar
handful
az miktar
mouthful
az miktarda
sparingly Adverb
az miktarda
marginally Adverb
az miktarda
on a small scale
az miktarda
on a limited scale
az miktardaki kredi
swell credit
az nüfuslu
underpopulated
az önce
barely Adverb
az para ile geçinmek
to scrape along Verb
az para kazanmak
to be on the drab side Verb
az parayla geçinmek
to sail near (close) to the wind Verb
az parayla geçinmek
to live on little money Verb
az pişmiş
underdone
az pişmiş
undercooked
az poz vermek
to underexpose Verb
az rastlanır türde
exceptionally Adverb
az sayıda
limited number
az sayıda
few
az sayılı
limited
az şey
lick
az seyirci
thin audience
az sonra
presently Adverb
az sonra
momentarily Adverb
az sonra
directly Adverb
az sonra
shortly Adverb
az talep
little demand
az teklif
few offerings
az tutmak
to work out cheap Verb
az uğranan
unfrequented
az ürün
small harvest
az ve öz
concise
az ve öz
succint
az vergi
light taxation
az verim
small roes
az verimli
inefficient
az yağmak
to fail Verb
az yer
limited space
az yiyen
small eater
az yiyip
abstemious
az ziyaret edilen
unfrequented
(borsa) az ciro
few transactions
(et yemekleri) az pimiş
rare
...'enlerin sayısı az değildir.
Not a few of them ....
çok az bir miktar
jot
çok az bir miktar
thimbleful
çok az kira
nominal rent
çok az parası olmak
to shoe string Verb
çok az şeyle yaşamak
to exist on very little Verb
daha az duyulur olmak
to fade away Verb
daha az sayıda
fewer
en az çaba ilkesi
principle of least effort Noun, Linguistics
en az erişimli yordam
minimum access routine
en az gecikmeli programlama
minimum latency program (m) ing
en az kâr haddi
smallest of margin
en az sermaye
minimum of capital
eşine az rastlanır şey
rarity Noun
eşine az rastlanırlık
rarity Noun
gerektiğinden az pişirmek
to underdo Verb
hakkından az ücret
undercharge
hakkından az ücret istemek
to undercharge Verb
hakkından az vergi almak
to undertax Verb
işçisi az bulunmak
to be shorthanded Verb
işçisi az olma
to be shorthanded
normalden az ağırlığı olan
underweight
önemi az olan
peripheral
önemi daha az olan
collateral
ortanın az solunda
moderate
parası az olmak
to be short of money Verb
personeli az almak
to be short of staff Verb
personeli az kalmış
impoverished in men
satışın az olduğu bölge
narrow sales area
sayısı az mürettebat
weak crew
Seçime çok az kaldı.
The elections are upon us. Sentence
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Miktârı, derecesi ve niteliği belli bir ... altında bulunan, çok olmayan
  2. Aç gözlülük, hırs, tamah
  3. Azot elementinin eski sembolü
  4. Fiilden isim yapma eki
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.