back ground

  1. pazarlama kampanyasıyla ilgili ikincil bilgi
  2. bir reklamda geri plan
  3. bir radyo yayını ya da filmde ses efektleri ya da fon müziği
arka plan.
He has a lot of power, but he prefers to remain in the background. foreground
(resimde) zemin, diplik, geri, fon.
a portrait against a blue background: mavi zemin üzerine yapılmış bir portre.
(bir olayı/durumu izaha yarayan toplumsal, tarihî vb.) önertiler.
the background of the war: harbin önertileri.
temel eğitim, tecrübe, gelişme, yetişme ve olgunlaşma alanı, görgü, aile terbiyesi.
He has a technical
background: Teknik alanda yetişmiştir.
a young man of excellent background: mükemmel yetişmiş bir genç.
temel etkenler ve çevre koşulları: bir olayın nedenini oluşturan fiziksel, kültürel, ruhsal etkenler;
bir şeyin anlaşılmasına yarayan temel ilkeler/bilgiler.
background information: temel bilgiler.
I'll need a bit more background (information) before I can help you.
(a) taban sayımı: bir sayaç algıcına, incelenen ışımetkin kaynak dışından gelen asalak ışınların yol
açtığı saymalar. (b) incelenen olayı açıklığa kavuşmaktan meneden/örten etkenlerin tümü.
background noise: dip gürültüsü.
Physics
fon Noun, Software
arka plan Noun, Software
zemin Noun, Software