bar

oğlunu avukat yetiştirmek Verb
menü çubuğu Information Technology
avukat olma
baroya kabul
nişan çubuğu Noun, Military
duruşmaya çıkmak Verb
numune çubuk: metalürji fırınında elde edilen dökme demirden alınan numune.
maden ayarını saptama bürosunca ölçülen ve bir darphanede üretilen saf ya da hemen hemen saf altın veya gümüş külçe
(a) mahkemede, duruşma safhasında.
a case at bar: duruşma safhasındaki dava. (b) bütün yargıçların
huzurunda.
a trial at bar.
duruşmada
hatıl
tevzi çubuğu
(Br) avukat olarak baroya yazılmak Verb
baroya kayıt olma
baroya yazılma
(Br) baroya kabul
dava konusu
kalıp çikolata Noun, Food-Kitchen
color line Noun
renk (ırk) ayırımı
(US) külçe altın veya gümüş
davalının
davalının tecavüz olunmadığını iddia ettiği yeri tayin etmesini talep eden defisi
inşaat demiri
bir limana girmek Verb
(a) (biçme-kesme makinelerinde) bıçak kılavuz çubuğu, (b) malafa, bıçak malafası, kalem kolu.
davaya karşı defi
kötü şöhretli meyhane
meyhane
çift çizgi: bir müzik parçasının bittiğini bildiren düşey iki çizgi.
germe
hukuk eğitimi
(maaş) verime bağlı maaş artışı sınırı
verime bağlı maaş artışı sınırı
avukatlık ahlakı
baro başkanı
ızgara
ray açıklığı çubuğu
ray açıklığı masdarı
cam çubuk
(Br) avukat olmak Verb
külçe altın
horizontal bar Noun
(a) barfiks, yatay jimnastik çubuğu, (b) barfiks yarışması.
(a) barfiks, yatay jimnastik çubuğu, (b) barfiks yarışması.
otel barı
ithal engeli
integrated bar.
birleşik baro: ABD'nin bazı eyaletlerinde bütün avukatların üye olmalarını zorunlu kılan baro teşkilâtı.
bölümlü çubuk
sekstant kolu
(İngiliz yasalarına göre) özel kraliyet, meclisi: sarayda bölme içinde oturan ve
“Junior Counsel”dan
daha yetkili olan meclis. outer bar
Noun
birleşik baro: ABD'nin bazı eyaletlerinde bütün avukatların üye olmalarını zorunlu kılan baro teşkilâtı.
(rayları birbirine bağlayan) ek çubuğu. Noun
ızgara
deri ceket giyen homoseksüellerin devam ettikleri bar. Noun
kanuni engel
zamanaşımına ara vermek Verb
menü çubuğu Information Technology
sütçü/muhallebici dükkânı, süt salonu. Noun
manikür salonu Noun, Personal Care-Hygiene
manikürcü Noun, Personal Care-Hygiene
ana bara, toplama çubuğu.
bir toplantı ya da grup üyelerinin içtikleri içkinin bedelini ödemek zorunda olmadıkları açık bar
(İngiliz yasalarına göre) baro dışı, genç avukatlar.
istiridye satan lokanta vb.
istiridye lokantası Noun
(US) patent avukatlığı
patent avukatlığı
kaldıraç, manivela. Noun
davalının borcu özel bir nedenle ödemekten kaçınmasına olanak veren hak
davalının cevap layihası Noun
esasa müteallik ve davanın reddine yönelik defi
(US) esasa müteallik ve davanın reddine yönelik defi
iddianameyi alan davalı duruşmada niçin bulunmayacağını belirterek duruşmanın devam etmesini isteyebilir
duruşmaya çıkmak Verb
dava açmak Verb
küskü
savaşta liman ağzına konulan engel
gemi bordasındaki lumbarı kapayan kol
liman girişindeki sığlık
avukatlık yapmak Verb
baskı çubuğu
yargılanan sanık.
manivela
self servis restoran
çıtayı yükseltmek Verb
hukuk okumak Verb
avukatlık mesleğini bırakmak Verb
değişiklik çubuğu Information Technology
kaldıraç, manivela. Noun
koruyucu çubuk: otomobil devrilince yolcuları korumak için tavanına yerleştirilen sağlam madenî çubuk. Noun
dümen pedalı.
içki barı
sığlık, nehir veya denizde kum yığını. Noun
kaydırma çubuğu Information Technology
gümüş külçesi
külçe halinde gümüş
bisklet arkalığı.
sürgü, sürme, kapı sürmesi, kılavuz ray.
alaminüt yemek lokantası.
(daktiloda) aralık tuşu, atlama tuşu.
denge çubuğu Noun, Transport
Durum çubuğu Information Technology
(Br) hukuk okumak Verb
hukuk okumak Verb
bağlama kolu
barmenlik yapmak Verb
görülmekte olan dava Noun, Law
mahkemenin önündeki dava Noun, Law
başlık çubuğu Information Technology
engel
gümrük engeli
burma çubuğu, yay çubuğu.
çekme demiri
yedekleme demiri
mahkemede duruşma
mahkeme de duruşma
avukatlık yapmak Verb
(İngiliz yasalarına göre) baro dışı, genç avukatlar.
outer bar.
lavabolu bar.
pencere demiri
şarap içilen bar
kaldıraç, manivela. Noun
savunmanın sözünü kesmek Verb
savunmanın sözünü kesmek Verb
bir geçidi tıkamak Verb
bir yolu kapamak Verb
sokakları trafiğe kapamak Verb
bir sokağı trafiğe kapamak Verb
grevi yasaklamak Verb
erişim izni vermemek Verb
şikâyetini geri almak Verb
hâkim ve avukatlar
delil olarak kabul etmemek Verb
(US) baro (belli bir bölgede mesleklerini icra eden avukatların oluşturdukları mesleki birlik
barolar birliği
baro Noun, Law
baro başkanı Noun, Law
içkili vagon. Noun
bar graph Noun
çubuk çizenek: büyüklükleri dikdörtgen çubuklar şeklinde gösteren grafik. Noun
limit işareti
yuvalı çubukkod okuyucu Information Technology
çubukkod okuma kalemi Information Technology
hakkın düşmesi tarihi
baroya kabul sınavı
son hukuki inceleme
külçe altın
altın külçesi
çubuk çizenek: büyüklükleri dikdörtgen çubuklar şeklinde gösteren grafik. Noun
kodese tıkmak Verb
kanuni takibatı engellemek Verb
ölçü çizgisi, porte. Noun
Yahudi ergenlik töreni: dinî görevleri yüklenebilecek çağa (13 yaşına) gelmiş Yahudi erkek çocukları
dinî topluma kabul için havralarda Cumartesi sabahı yapılan tören.
bu çağa gelen erkek çocuk.
Yahudi ergenlik töreni: dinî görevleri yüklenebilecek çağa (13 yaşına) gelmiş Yahudi erkek çocukları
dinî topluma kabul için havralarda Cumartesi sabahı yapılan tören.
bu çağa gelen erkek çocuk.
ayrıksız, istisnasız, ayırımsız.
He is the best singer in the country, bar none.
The whole
group was at the party, bar John: Johndan başka herkes ziyafette idi.
kamuoyu mahkemesi
sabun kalıbı
bir barda hizmet eden kadın ya da erkek
zamanaşımını önlemek Verb
meyhane
gümüş külçesi
gümüş külçe
bend sinister.
(gayrımeşru doğumun ailede bıraktığı) namus lekesi.
sağlamlaştırma dikişi. Noun
ödeme engeli
kum tümseği: denizin bir kısmını göl gibi ayıran, kıyıya paralel kum tümseği.
il baroları Noun, Law
acele servis yapan restoran
yan iş
  1. Noun bar
  2. Noun pub
  3. Noun tavern
  4. Noun saloon
  5. Noun taproom
  6. Noun barroom
parallel bars
bar where drinks are served
clip joint
bistro
howling injustice
to shout at the top of one's voice Verb
barkeeper

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Yazıda ayırma ... dik çizgi
  2. Hava tahminlerinde ... basıncı ölçüsü
  3. Dans edilen ... eğlence yeri
  4. Yük, ağırlık ... şey, sıklet
  5. Kuzey ve Doğu Anadolu’da, özellikle Erzurum ... oynanan bir halk oyunu
  6. Hastalık sebebiyle ... beyazlık, pas
  7. Sonuna geldiği kelimelere “yağdıran, saçan, döken” ... usûlüyle birleşik sıfatlar yapar