beaten

  1. Adjective, Law darp edilmiş
  2. Adjective dövülmüş, dövme.
    a dish of beaten brass: dövme pirinçten yapılmış tabak.
  3. Adjective çiğnenmiş.
    a beaten path: çiğnenmiş patika.
  4. Adjective yenik, yenilmiş, mağlûp, hezimete uğramış, münhezim.
    The beaten enemy ran before our victorious army.
  5. Adjective güçlükle/büyük emek ve güç sarfı ile başarılmış.
  6. Adjective çırpılmış, çalkalanmış (gıda).
    beaten eggs: çırpılmış yumurta.
mağlup olmak Verb
dövülmek Verb
alt olmak Verb
pataklanmak Verb
dövdürmek Verb
çok yaz ve kış/fırtına görmüş, eskimiş, yıpranmış.
çırpılmış yumurta Noun, Food-Kitchen
herkesin geçtiği yol
komalık
hastanelik olmak Verb
ağızı burnu birbirine karışmak Verb
normalden sapmak Verb
alışılmamış yoldan gitmek Verb
sapa düşmek Verb
her zaman herkesin gittiği yoldan başka yola sapmak Verb
çığır açmak, herkesin gittiği yoldan ayrılmak.
normal yoldan ayrılmak Verb
(a) sapa, ücra, tenha, tanınmamış.
Let's go somewhere off the beaten track this summer. (b) görülmedik,
yeni, eşi az bulunur, nadir.
We ate at a restaurant off the beaten track.
işlek/herkesin yürüdüğü yol.
hasım olmak (argo) Verb
hasmı olmak (argo) Verb
nafakasını almak (argo) Verb