beneficiary

  1. Noun, Civil Law yararlanıcı
  2. yararlanan, faydalanan. kâr/menfaat sağlayan.
    Our competitors will be the chief beneficiaries of all
    this trouble in our firm.
  3. kalıtçı, mirasçı, vâris, mirasa konan.
    His eldest son was the main beneficiary when he died.
  4. lehtar.
    the beneficiary of an insurance policy.
  5. aidat alan, kendine gelir/maaş bağlanan kimse.
gerçek faydalanıcı Noun, Banking
amir ve lehdar Noun, Banking
yetkili lehdar
muhtemel lehdar
(sigorta) şarta bağlı lehdar
kati lehdar
lehine hibede bulunulan kişi
gelirin lehdarı
gelir lehdarı
reşit olmayan lehdar
sigorta lehdarı
akreditif lehdarı
ömür boyu lehdar
(hayat sigortası) lehdar tayin etmek Verb
(hayat sigortası) lehdarın tayini
memlekette yerleşik olmayan lehdar
ilk lehdar
müstakbel lehdar
terekeden yararlanan kimse
hak sahibi lehdar
(alacaklı , US) üçüncü lehdar
üçüncü şahıs lehdar
üçüncü lehdar
bir vakfın intifa hakkı sahibi
vakıf kfıın intifa hakkı sahibi
nihai lehdar
sosyal yardım alan
yardımlaşma derneği
resmi defter tutulması isteminde bulunarak mirası kabul eden vâris
resmi defter tutulmasını isteyerek mirasını kabul eden vâris
resmi defter tutulması talebinde bulunarak mirası kabul eden vâris
yardım sandığından para alan kişi
sigorta poliçesi lehdarı
intifa hakkı sahibi
ihtira ve telif hakları Noun
burslu öğrenci
kefaletin lehdarı