Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
bluff
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
tok sözlü, açık, dobra dobra.
a big, bluff, generous man
: iriyarı, tok sözlü, cömert bir adam.
sarp/dik kayalık, uçurumlu.
a bluff, precipitous headland.
Maritime Traffic
yuvarlak, keskin olmayan (gemi pruvası).
sarp yamaç, dik kayalık, uçurum.
koru, bozkırda ağaçlık.
kurusıkı/palavra atmak, blöf yapmak.
He bluffed me into believing that he was a doctor.
palavra ile/blöfle elde etmek.
He bluffed his way into the job
: Palavra ile işe girdi.
aldatmak, yalan sözle/numara ile kandırmak.
kuru sıkı, blöf, palavra.
I didn't fall for his bluff
: Onun palavralarını yutmadım.
bluffer
ile ayni anlama gelir. palavracı, blöfçü, yüksekten atan.
That big bluff doesn't have
a nickel to his name: O palavracının cebinde beş kuruşu (meteliği) bile yoktur.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
call someone's bluff
(bir kimsenin) yalanını/palavrasını yüzüne vurmak, palavraya aldırmamak, kuru sıkıya pabuç bırakmamak.
He always said he would quit, so we finally called his bluff
: Hep ayrılacağını söyler dururdu, sonunda bunun palavra olduğunu yüzüne vurduk.
blind man's bluff
körebe
Noun
blindman's bluff
kör ebe (oyunu)
Noun
call a person's bluff
karşısındakinin blöfünü görmek
Verb
double bluff
çift yanılgı.
Noun
poplar bluff
kavaklık.
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.