Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
brace
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
Noun, Mathematics
çengelli parantez
Maritime Traffic
prasya
bağ, kuşak.
gergi.
Machines
matkap kolu.
(bina inşaatında) destek.
Maritime Traffic
prasya.
Music
davul derisini germe düzeni.
Medicine
(zayıf eklemlere konulan) destek.
çift.
a brace of grouse
: bir çift orman tavuğu.
Printing
ayraç:
{ }
veya köşeli ayraç
[ ]
işareti.
Music
bağlı porteler.
bileği veya kolu korumak için geçirilen) enli bilezik.
Military
hazırol vaziyeti.
desteklemek, destek vurmak.
sıkı durmak, sıkıca tutunmak.
He braces himself when the ship rolls.
germek, sağlamlaştırmak.
canlandırmak, uyarmak, kuvvetlendirmek.
Maritime Traffic
prasya etmek.
Military
(a) hazırol emri vermek, (b) hazırol durumuna geçmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
anger brace
dolap
angle brace
panjur
angle brace
paraçol
batter brace
çelik
batter brace
gergi
diagonal brace
çelik
main brace
mayistra prasyası.
Noun, Maritime Traffic
neck brace
boyunluk
Noun, Medicine
secure something (with a metal band) to brace
kuşaklamak
Verb
splice the main brace
içkiler dağıtmak, içmek, sarhoş olmak.
thorough brace
(atlı arabalarda) bağlama kayışı.
brace and bit
el matkabı ve ucu.
Noun
brace of wood or steel
kuşak
brace up
(a) kışkırtmak, tahrik etmek, kuvvet/cesaret vermek, (b) metin/cesur olmak, metanetini korumak.
She
choked back her tears and braced up: Metanetini korudu ve gözyaşlarını içine akıttı. (c) sıkmak, sıkı tutmak.
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.