browse

filiz, taze sürgün.
bak(ın)ma, göz gezdirme, göz atma, gözden geçirme (işi/süresi).
While you were out, I had a good browse through your books.
otlamak, ot yemek.
Cows are browsing in the fields.
browse on: (yaprak vb.) yemek.
göz gezdirmek, (kitap vb.) gözden geçirmek, karıştırmak, (şöyle bir) göz atmak.
to browse through/among
someone's books: kitap karıştırmak.
He's browsing the shelves for something to read.
(vitrinlere, mağazadaki mallara vb.) bakmak.

English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

bir kitaba göz gezdirmek Verb

English-Turkish phrases from Zargan's own database

English-Turkish