canli

Turkish-English Phrases

(bir yer ile ilgili olarak) hareketli ve canlı gözükmek
to buzz Verb
(borsa) canlı olmak
to be in sunny mood Verb
(radyo , TV) canlı yayın
live
(radyo) canlı yayın
live broadcast
(televizyonda) canlı yayın
camera reporting
belleğinde hâlâ canlı tutmak
to be still fresh in one's memory Verb
bir olayın canlı anlatımı
vivid description of an event
bir tatilden canlı anılar
vivid recollections of a holiday Noun
canlı
dapper
canlı
vivacious Adjective
canlı
alert
canlı
vital
canlı
quick
canlı
alive
canlı
animated
canlı
winsome
canlı
living creature
canlı
swinging
canlı
fresh
canlı
perky
canlı
animate
canlı
graphic
canlı
zappy
canlı
chippy
canlı
knees up
canlı
active
canlı
speaking
canlı
rattling
canlı
zippy Adjective
canlı
live Information Technology
canlı
jaunty Adjective
canlı
living
canlı
organic
canlı
eager
canlı
vibrant
canlı
brisk
canlı
bustling Adjective
canlı
dynamic
canlı
mercurial
canlı
mobile
canlı
rumbustious
canlı
frisky
canlı
humming
canlı
full of beans Adjective
canlı
lively
canlı
coloured
canlı
rip roaring
canlı
strong
canlı
racy
canlı
moving
canlı
colourful
canlı
sappy
canlı
in high spirits
canlı
kinetic
canlı
dashing
canlı
breezy
canlı
vivid
canlı
snappy
canlı
dramatic
canlı
spry
canlı
warm
canlı
with it
canlı
abuzz
canlı
activated
canlı
peart
canlı
pert
canlı
piquant
canlı
rousing
canlı
smacking
canlı
smart
canlı
soulful
canlı
spirited
canlı
spiritous
canlı
stirring
canlı
tittuppy
canlı
trig
canlı
turned-on
canlı
alive to
canlı
animato
canlı
bobbish
canlı
bouncing
canlı
bright
canlı
canty
canlı
chipper
canlı
colorful
canlı
crank
canlı
crisp
canlı
galliard
canlı
gamesome
canlı
gay
canlı
heartsome
canlı
impersonate
canlı
organic(al)
canlı
vivace
canlı
walking
canlı
organism (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
canlı aktifler
live assets Noun
canlı anı
lively recollection
canlı anı
living memory
canlı anı
distinct memory
canlı anı
memory image
canlı aşı
live vaccine Noun, Pharmacology
canlı biçimde
actively Adverb
canlı biçimde
vividly Adverb
canlı bir biçimde
like a house on fire
canlı bir hayal gücü olmak
to have a lively imagination Verb
canlı bir şekilde
vividly Adverb
canlı bir şekilde
actively Adverb
canlı bomba
suicide bomber Noun, Politics-Intl. Relations
Canlı bomba
living bomb
canlı boyuttaki resim
whole- length
canlı cenaze
more dead than alive
canlı cenaze
zombie
canlı cenaze
one who is like a living corpse
canlı dil
living language
canlı doğan çocuk
born alive
canlı fikir
lively idea
canlı gibi
to the life
canlı görüşme
snappy conversation
canlı hayal gücü
lively imagination
canlı hayvan baskülü
animal scale Noun, Testing
canlı hayvan finansman kredisi
livestock loan
canlı hayvan kantarı
animal scale Noun, Testing
canlı hayvan terazisi
animal scale Noun, Testing
Canlı hayvanların toptan ticareti (NACE kodu: 46.23)
Wholesale of live animals (NACE code: G46.2.3) Noun, Trades-Professions
canlı ifade
picturesque
canlı iş trafiği
lively dealings
canlı izlenim
coloured impression
canlı kalkan
human shield Noun
canlı konuşma
snappy conversation
canlı konuşma
spirited conversation
canlı modelden
from the life
canlı müzik
live music
canlı olarak doğma
live birth
canlı olarak kurtarmak
to save alive Verb
canlı olarak yayınlanmak
to be broadcast live Verb
canlı olmak
to be full of energy Verb
canlı olmayan
inorganic
canlı organizmalardan herhangi biriyle uğraşan bilim dalı
life sciences
canlı para piyasası
active money
canlı para piyasası
active money market
canlı parlak fikir
lively idea
canlı piyasa
active market
canlı piyasa
brisk market
canlı piyasa
buoyant market
canlı piyasa
lively market
canlı reklam
live commercial Noun, Advertising
çanlı şamandıra
bell buoy
canlı şey
life
canlı sosyal yaşamı olma
on the racket
canlı suret
living image
canlı talep
brisk demand
canlı talep
lively demand
canlı tarif
lively description
canlı televizyon yayını
live television coverage
canlı televizyon yayınının filme alınmış bir bölümü
film sequence
canlı ticaret
brisk trade
canlı tutmak
to support Verb, Environment-Ecology
canlı ümit
lively hope
canlı yayın
live coverage
canlı yayın
live program
canlı yayın
live broadcast
canlı yayın
live broadcast Noun
canlı yayın çekimleri için televizyon kamerası
camera chain
canlı yayınlanmak
to be broadcast live Verb
canlı yük
live load
direkt canlı yayın
live tranmission
dokuz canlı
like a cat with nine lives
en canlı ve hareketli durumda
in full swing
hayalin canlı oyunu
lively play of fantasy
hayalin canlı oyunu
lively play of phantasy
kovalanan canlı ya da cansız herhangi bir şey
chase
okul günlerinin anısını belleğinde canlı tutmak
to retain a clear memory of one's school days Verb
pek canlı olmak
to feel one's oats Verb
piyasanın canlı olduğu gün
red letter-day
radyo ya da televizyonda canlı yayın
on air
radyo ya da televizyonda canlı yayın
live program (me)
renkleri canlı olan
jazzy
Tarımsal hammadde ve canlı hayvanların toptan ticareti (NACE kodu: 46.2)
Wholesale of agricultural raw materials and live animals (NACE code: G46.2) Noun, Trades-Professions
Tarımsal hammaddelerin, canlı hayvanların, tekstil hammaddelerinin ve yarı mamul malların satışı ile ilgili aracılar (NACE kodu: 46.11)
Agents involved in the sale of agricultural raw materials, live animals, textile raw materials and semi-finished
goods (NACE code: G46.1.1)
Noun, Trades-Professions
tatilden canlı anılar
vivid recollections of a holiday Noun
televizyonda canlı verilen basın konferansı
live televised press conference
televizyonda verilen canlı basın konferansı
live televised press conference
tez canlı
impetuous Adjective
tez canlı
sb who dislikes delay
tez canlı
peppery
Türk Geldi Tesisleri Canlı Hayvan Deposu
Livestock Warehouse of Türk Geldi Facilities Noun, Organizations
üreyen canlı
reproducer
yaşam (ile) ve canlı şeylerle ilgili
bio
yedi canlı
cast iron constitution
Turkish-English phrases from Zargan's own database

canlı
Canı olan, ... olan, diri
çanlı
Çanı olan