carry all

  1. Noun alışveriş çantası
  2. Noun yolculuk çantası
hurç, çuval. Noun
büyük sepet, zembil. Noun
tek atlı ve 4 tekerlekli yolcu arabası. Noun
kaptıkaçtı: kanapeleri uzunlamasına olan yolcu otomobili/otobüsü. Noun
kesin zafere ulaşmak.
The army defeated the enemy and carried all before it until it reached the city.
bir kimsenin bütün masraflarını üstlenmek Verb
bir kişinin bütün masraflarını üstlenmek Verb
bütün dünyayı yenmek Verb
tam başarı sağlamak, büyük zafere/başarıya ulaşmak, her mukavemeti kırmak, bütün rakipleri yenmek.
bütün okul ödüllerini kazanmak Verb