renkli kaplamalı çelik
Noun, Iron-Steel
(a) kızarmak, (b) rengi solmak/sararmak.
tümleyici renk: birbirine karışınca beyaz renk veren renklerden herbiri.
Noun
üretici renk: birbirine katılınca üçüncü bir renk üreten renklerden herbiri. Örneğin mavi sarıya katılınca
yeşil üretir; mavi ve sarı üretici renklerdir.
Noun
earth ile ayni anlama gelir. hâki renk, bu rengi veren boya (başlıca demir oksitten oluşan boyalar).
fawn ile ayni anlama gelir. açık kahverengi.
a new pair of fawn trousers.
yanıltmak, gerçeği gizlemek.
saç boyası
Noun, Clothing-Fashion
büsbütün/tamamıyla başka bir şey/konu/mesele.
büsbütün/tamamıyla başka bir şey/konu/mesele.
koyu ten rengi, kahverengine çalan koyu sarı renk.
mahallî renk: sanat ve edebiyatta bir yere/çağa özgü yöresel özellikler.
(benzi/yüzü) sararmak, benzi atmak.
As her illness got worse she lost more and more color: Hastalığı
ilerledikçe benzi daha çok sarardı.
asıl renk, doğal/tabiî renk.
Noun
(a) istenilen renkten biraz farklı, (b) kaba, müstehcen, münasebetsiz (hikâye/şaka), (c) solgun, soluk,
sararmış.
be/feel/look off color: benzi soluk görünmek/hasta olmak.
You look a little off color today, are you ill?
ana/temel renk: karıştırılınca bütün diğer renkleri veren renklerden biri.
additive/fundamental/physiological primaries: katkısal temel renkler (kırmızı, yeşil ve mavi).
subtractive/psychological primaries: eksil-temel renkler (kırmızı, sarı, yeşil, mavi, siyah ve beyaz).
painting primaries: resim temel renkleri (kırmızı, sarı ve mavi).
Noun
tâli renk: ilkel renklerin karışmasından oluşan renk (turuncu, yeşil, mor vb. gibi).
üçüncü renk: iki rengin karışımından meydana gelen renk (gri, kahverengi gibi).
timber, tını, tannaniyet.
renk körlüğü, akromatopsi, Dalton hastalığı.
Noun
renk düzeltme
Noun, Cinema
renkli Doppler
Noun, Medicine
renk süzücü, renk filtresi.
Noun
renkli grafik
Information Technology
Renkli Grafik Bağdaştırıcı
Information Technology
(alay) sancak nöbetçisi.
Noun
ırk ayırımı: beyaz ve diğer ırklar arasında toplumsal ve politik ayırım.
draw the color line: ırk ayırımı yapmak.
Noun
renk eşlemi
Information Technology
renk paleti
Information Technology
boya kalemi
Noun, Child Care
renk başkalaşımı: deride veya hayvanın tüylerinde kalıtımsal renk değişimi.
Noun
kalıtımsal renk değiştiren hayvan.
Noun
hayvanın yaş ve mevsime göre aldığı renklerden herbiri.
Noun
renk doygunluğu
Noun, Photography
renk sıcaklığı
Noun, Cinema
complementary color (1 a).
görevini suiistimal etmek
Verb, Law
görevini kötüye kullanmak
Verb, Law
(fikre/konuya) gerçek süsü vermek, gerçek gibi göstermek, gerçek izlenimi uyandırmak.
Her wet hair and clothing lent color to her claim that she had been thrown into the lake by a madman.
olayları tahrif etmek/yanlış bir şekilde göstermek.