consort

  1. eş, zevç/zevce, karı veya koca.
  2. kral veya kraliçenin eşi.
    king/prince consort: kraliçenin kocası.
    queen consort: kralın karısı.
  3. Maritime Traffic yoldaş gemi, refakat gemisi.
  4. Music (a) saz heyeti, fasıl heyeti, (b) aynı cins sazlar grubu.
    a consort of viols.
  5. (a) arkadaş, ortak, (b) şirket, ortaklık, (c) anlaşma, âhenk, uygunluk, (d) ses uygunluğu, âhenk, armoni,
    (e) grup, birlik, topluluk.
  6. arkadaşlık/ortaklık etmek.
    to consort with known criminals.
  7. uy(uş)mak, muvafakat etmek.
  8. birleşmek, ortak olmak, katılmak, iltihak etmek.
  9. eşlik/refakat etmek.
akranlarıyla arkadaşlık etmek Verb
hükümdarlık eden kraliçenin kocası
hükümdar kraliçenin kocası olan prens
sultan, kraliçe, hükümdarın karısı.
ortaklık/işbirliği yapmak, (suçta) iştirak etmek.
Thieves and other criminals often consort together.
(a) düşüp kalkmak, sıkıfıkı olmak, (kötü kişilerle) arkadaş olmak.
Don't consort with that nasty boy.
(b) uymak, yakışmak.
Your actions do not consort with your principles.
suçlularla arkadaşlık etmek Verb
biriyle sıkı fıkı olmak Verb
birlikte, beraberce.
The young prince ruled in consort with his father the king.
act in consort
with … : … ile birlikte hareket etmek.