constraint

  1. Noun kısıt (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  2. Noun sınırlama, tahdit.
  3. Noun sıkıntı, kendini tutma/zorlama.
  4. Noun sıkılma, utanç, mahcubiyet.
    in constraint: utanarak, sıkıla sıkıla, mahcubiyetle, mahcup bir şekilde.
  5. Noun zorlayan/sınırlayan/tahdit eden şey, müeyyide.
    Lawful constraints on immoral behavior.
  6. Noun zorlama, baskı, cebir, tazyik.
    under constraint: zor/baskı altında.
  7. Noun baskıya/tazyike/zora maruz kalma, mecburiyet, zorlanma, zorunluk.
zor altında hareket etmek Verb
zecren
toplumsal zorlama.
zor altında hareket etmek ; icbar vasıtası ; manevi zorlama ; fiziki zorlama ; birini zor altına sokmak
; birinin huzurunda sıkılmak ; çekingenlikle k