karşı ateş
Noun, Military
kontra-gerilla
Noun, Military
Kontrgerilla Dairesi
Proper Name, Military
Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı
Proper Name, Public Administration
karşı söylem
Noun, Language-Literature
Kontrgerilla Daire Başkanı
Proper Name, Politics-Intl. Relations
tezgâh altı, yasadışı, kaçak
Adjective
işleklik sayacı
Information Technology
bagajların teslim edildiği peyke
bagajın teslim edildiği peyke
bezelye sayıcısı (bir muhasebecinin en ilkel olanı
hesap görüp ayrılma kontuarı
saniyede birkaç milyon darbeyi sayabilen elektronik sayıcı
Geiger sayacı: ışımetkinliğin varlığını gösteren alet. Bir tüp içindeki gaz ışımetkinlikle yükünleşerek
elektrik akım darbeleri üretir. Bu darbeleri sayan bir sayaç ışımetkinlik derecesini gösterir.
Noun
mutfak tezgâhı
Construction
(a) komisyoncu aracılığı ile (hisse senedi satışı), (b) perakende (mal satışı), (c) reçetesiz.
You can buy medicine to cure your headache over the counter at many drugstores.
(menfaatler) çatışmak
Verb
çakım sayacı: ışımetkinlik algılayıcısı/ölçeri.
dükkânda normal satmak
Verb
perakende satış departmanı
el altından, gayrımeşru yollardan, karaborsada.
During the war some shopkeepers made a lot of money selling goods under the counter at high prices.
“zıt, ters, aksi, karşı, mukabil”.
ör.: counteraccusation, counterargument, counterblow, counterflow, counterinfluence, counterforce, countermeasure.
Prefix
“tümler, tamamlayıcı, karşı gelen”.
ör.: counterfoil, counterbalance, counterpart.
Prefix
“sahte, uydurma, kalp”.
ör.: counterfeit.
Prefix
bir tehdide karşı durmak
Verb
(US) öteki reklamların iddialarını yalanlayan ya da çürüten reklam uygulaması
yeminli beyanı tekzip eden yeminli ifade
taşıt aracı için bilet satıcısı
bir etkiyi nötrleştirmek
Verb
tezgâhın üstüne ya da ürünün yanına konulacak reklam malzemesi
(banka) zimmet fişi: müşterinin hesabından para çekerken imzaladığı fiş.
Noun
karşı dava (dava edilenin açtığı dava
saat yönünün tersi
Information Technology
daha önceki bir kaydı silen kayıt
daha önceki bir kaydı silen kayıt ydı
bir başkasının yerine geçici olarak çalışan kimse
karşı enflasyon politikası
Noun
takas veya dahili şubelerden kaynaklanmayıp banka veznesine gelen veya banka veznesinden çıkan para
16'ncı yy.'da Protestan reformu başladıktan sonra Katolik kilisesinde girişilen reformasyon.
Noun
kasa önünde para sayma talimatı
sayaç borusu: içinden bir evren ışını ya da üşerleyici parçacık geçtiğinde dışarı bir elektriksel imlem
verecek biçimde düzenlenmiş boru.
komünist devrimini ezmeyi amaçlayan devrim
zıt gitmek, aykırı düşmek, uymamak.
Sorry, but your ideas go/run counter to accepted theories.
karşı teminat vermek
Verb
aksine gitmek, karşı gelmek, (iş vb.) tezat teşkil etmek.
bir kanuna aykırı hareket etmek
Verb
kanuna aykırı hareket etmek
Verb
birinin menfaatine ters düşmek
Verb
ihtarnameye uygun cevap vermek
Verb