dark

English-Turkish Translation

  1. karanlık.
    a dark room.
    get dark: (hava) kararmak, karanlık basmak.
    It is getting dark.
    In winter it gets dark early.
    It is as dark as pitch/night: Zifirî karanlık(tır)/Göz gözü görmüyor.
  2. koyu.
    a dark color: koyu renk.
    dark green/blue: koyu yeşil/mavi.
    dark brown hair: koyu kestane rengi saç.
  3. esmer, koyu renkli.
    A tall dark good looking man.
  4. kasvetli, üzücü, gamlı, mağmum.
    dark days ahead. Don't always look on the dark side of things.
  5. somurtkan, çatıkkaşlı, asık suratlı, ters, huysuz.
  6. uğursuz, meş'um, kötü.
    The dark powers that lead to war. dark designs.
  7. cahil, bilgisiz.
    darkest ignorance: kara cahillik.
  8. muğlâk, müphem, anlaşılmaz.
    There is some dark meaning in his words.
  9. gizli, saklı, kapanık, esrarlı.
    keep sth dark: bir şeyi gizli tutmak.
    Keep it dark! Aramızda
    kalsın! Kimseye söyleme!
    He kept his plans dark.
  10. sessiz, sükûtî, ketum. sır saklayan.
  11. (kahve) sade, sütsüz/kremsiz.
    dark coffe.
  12. karanlık, ışıksızlık, zulmet.
    Cats can see in the dark.
  13. gece, havanın kararması.
    Get home before dark. We don't go out after dark.
  14. karanlık yer.
    Some children are afraid of the dark.
  15. koyu renk, gölge.
    the dark of the eyes.
  16. cehalet, bilgisizlik.
    in the dark: bilgisiz, cahil, habersiz, bihaber.
    As usual he was in the
    dark about our plans.
    I am quite in the dark about it: Ondan asla haberim/bilgim yok.
  17. sır, gizlilik.
    in the dark: gizli gizli, gizlice, hafiyen.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

(colour) dark
koyu
be kept in the dark
kimse tarafından bir şey söylenmemek Verb
completely dark
kapkaranlık
fumble in the dark
karanlıkta el yordamıyla yürümek Verb
get dark
ortalık kararmak Verb
get dark
kararmak Verb
getting dark
kararma
grope in the dark
körü körüne araştırmak Verb
grope in the dark
el yordamıyla yürümek veya aramak Verb
keep dark
her şeyi karanlıkta bırakmak Verb
keep dark
saklamak, sır vermemek. Verb
keep someone in the dark
birine bir şey söylememek Verb
keep something dark
bir şeyi kimseye söylememek Verb
leap in the dark
gözü kapalı atılış/girişim, sonu meçhul/tehlikeli teşebbüs, sonu belirsiz/şüpheli iş.
leaps in the dark
tehlikeli girişimler Noun
leaps in the dark
sonu belirsiz işler Noun
making something dark
karartma
pitch dark
zindan gibi
shoot in the dark
el yordamıyla hareket etmek Verb
shot in the dark
kafadan atma
take a shot in the dark
kafadan atmak.
the dark
karanlık
whistle in the dark
zor/tehlikeli bir durum karşısında cesur olmaya çalışmak, yiğitlik taslamak.
dark adaptation
(gözün) karanlığa uyum(u). Noun
Dark Ages
Cehalet Çağı: Avrupa tarihinin M.S. 476-1000 yılları arasındaki dönemi. Noun
Dark Ages
Orta Çağ. Noun
dark blue
koyu mavi Adjective
dark blue-gray
koyu mavi-gri Adjective
dark brown
maron
dark brown
esmer
dark brown
koyu kahverengi Adjective
dark brown tar produced by burning tobacco
zifir
dark candy apple red
koyu elma şekeri kırmızısı Adjective
dark cell
zindan
dark chestnut
koyu kestane Adjective
Dark Continent, The
Afrika: 19'uncu yy.'da Afrika hakkında çok az şey bilindiğinden bu ad verilmişti. Noun
dark coral
koyu mercan Adjective
dark curtain material
karartma gereçleri Noun
dark dungeon
karanlık zindan
dark for a month
(tiyatro) bir ay süreyle kapalı
dark future
karanlık gelecek
dark glasses
güneş gözlüğü
dark gray
koyu gri Adjective
dark green
koyu yeşil Adjective
dark horse
hakkında bir şey bilinmeyen yarış atı veya rakip.
Bill and Jo are dark horses for him. Noun
dark horse
kapalı kutu: yetenekleri gizli olan veya bilinmeyen kimse.
dark khaki
koyu haki Adjective
dark lantern
karartılabilen (bir sürgü ile ışığı gizlenebilen) fener. Noun
dark lava
kahverengimsi gri Adjective
dark lavender
koyu lavanta rengi Adjective
dark meat
kara et: hindi budu gibi pişince kararan et. Noun
dark midnight blue
gece mavisi Adjective
dark olive green
koyu zeytin yeşili Adjective
dark orange
koyu turuncu Adjective
dark orchid
koyu orkide rengi Adjective
dark pastel blue
koyu pastel mavi Adjective
dark pastel green
koyu pastel yeşil Adjective
dark pastel purple
koyu pastel mor Adjective
dark pastel red
koyu pastel kırmızı Adjective
dark pink
koyu pembe Adjective
dark place
karanlık
dark powder blue
koyu toz mavi Adjective
dark pudding
kan sucuğu: çok miktarda kan, bilhassa domuz kanı, domuz yağı ve kıyılmış soğan içeren koyu renkli sucuk. Noun
dark red
koyu kırmızı Adjective
dark reddish purple
siklamen
dark room
karanlık oda Photography
dark salmon
koyu somon Adjective
dark side
karanlık taraf
dark side of things
işlerin karanlık yanı
dark skinned
esmer
dark slide
(fotoğrafçılık) kaset
dark spot
namus lekesi
dark star
görünmez yıldız: ışıksız veya çok sönük olup ancak izgesel çözümleme ile, çekim etkisi ile veya güneş
tutulması esnasında meydana çıkarılabilen yıldız.
Noun
dark tangerine
koyu mandalina Adjective
dark taupe
kahverengimsi gri Adjective
dark turquoise
koyu turkuaz Adjective
dark vanilla
koyu vanilya Adjective
dark violet
koyu menekşe Adjective
dark yellow
koyu sarı Adjective
as dark as pitch
kapkara
be on the dark side of the boom
alçalan konjonktür durumunda olmak Verb
be quite in the dark about sth
bir şey hakkında hiçbir şey bilmemek Verb
feel about in the dark for the electric light switch
karanlıkta el yordamıyla elektrik düğmesini aramak Verb
low and dark place
izbe
The Dark Knight
Kara Şövalye Noun, Cinema
The Dark Knight Rises
Kara Şövalye Yükseliyor Noun, Cinema
Transformers: Dark of the Moon
Transformers: Ayın Karanlık Yüzü Noun, Cinema
Transformers: Dark of the Moon
Transformers: Ay'ın Karanlık Yüzü Proper Name, Cinema
English-Turkish phrases from Zargan's own database