dear!

  1. Aman Allahım! Allah Allah! Vah vah! Aman deme (Allahaşkına)! Yarabbi! Sahi mi!
    “Mr. S is ill again.”
    “dear me! I'm sorry to hear that.”
sevgili, aziz.
dearest: en sevgili.
He is my dearest friend. Adjective
(mektup vb. de) sayın, muhterem.
dear Sir: Sayın Bay. Adjective
değerli, kıymetli.
our dearest possessions. Life is very dear to him. He holds life (very) dear. Adjective
samimî, yürekten, en çok istenen/arzulanan.
one's dearest wish. Adjective
pahalı.
This car is very dear: I can't afford it.
to get dear: pahalılaşmak. Adjective
aşırı, pek fazla, fahiş.
a dear price to pay for one's independence. Adjective
ender, nadir, az bulunur, elde edilmesi güç. Adjective
asil, soylu, kibar. Adjective
sevgili, mahbub(e), maşuk(a).
my dear: sevgilim. Noun
sevimli/canayakın/nazik/lûtufkâr/âlicenap (kimse).
be a dear: lütfet. Noun
sevgi ile, samimî olarak, kalpten, büyük bir sevgi ile/aşkla/muhabbetle. Adverb
pek pahalı, pahalıya.
cost someone dear: pahalıya mal olmak. Adverb
vah, vay, aman, Allahım, hay Allah: hayret, üzüntü, teessüf, acıma vb. ifade eden ünlem. Exclamation
çetin, zor, amansız, ağır, vahim, ciddî, ezici.
His dearest enemies: En amansız/çetin düşmanları. Adjective
Vah vah, yazık! Hay Allah!.
Oh dear, I lost my pen: Hay Allah, kalemimi kaybettim.
pahalılaşmak Verb
pahalıya mal olmak Verb
pahalı satın alınmış
can dostu
ayrılma mektubu: bir erkeğe karısından/nişanlısından/sevgilisinden gelen ve boşanma/ayrılma niyetini/kararını bildiren mektup Noun
Aman Allahım! Allah Allah! Vah vah! Aman deme (Allahaşkına)! Yarabbi! Sahi mi!
“Mr. S is ill again.”
“dear me! I'm sorry to hear that.”
pahalı para
(sıkı para) kredi almanın güç ve kredi faizlerinin yüksek olduğu para politikası Noun
canı/hayatı pahasına, canını dişine takarak, tatlı canı için, bütün gücü/kuvveti ile.
pahalılaşmak Verb
itibarına leke sürülmekten korkmak Verb
bir kimseyi baştacı etmek, aziz tutmak.
cicim
can havliyle/var kuvvetiyle koşmak.
pahalı satmak Verb