den

English-Turkish Translation

  1. in, vahşi hayvan ini/sığınağı.
    lion's den: aslan ini.
  2. mağara.
  3. (eşkiya/haydut/hırsız vb.) yuva(sı)/yatağı.
    a den of thieves: hırsız yatağı.
    dens of misery: sefalet yuvası.
  4. (izbe/pis) yer/kulübe/oda.
    den of vice: batakhane.
  5. küçük oda, çalışma odası.
  6. küçük izci (yavrukurt) devriyesi.
  7. ine sığınmak, inde/mağarada vb. yaşamak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

(thives , animals) den
yatak
beard the lion in his den
gidip kafa tutmak, birinin üstüne yürüyüp meydan okumak, birisiyle açıkça yüzleşmek.
Beard the lion in his den
kuvvetli/nüfuzlu birine açıkça meydan okumak/karşı koymak.
gambling den
batakhane
gambling den
oyun odası Noun
keeper of a gambling den
kumarhane işleten kimse
opium den
afyon/esrar içme odası.
the lion's den
aslan ini
den mother
(izcilerde) yavrukurtlara önderlik yapan tecrübeli kadın. Noun
den of intrigue
cadı kazanı
den of mischief
fesat ocağı
den of robbers
haydut yatağı
den of thieves
haydut yatağı
den of thieves
batakhane
den of vice
batakhane
Den.
= Denmark.
gambling den (house)
kumarhane
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. from
  2. of
  3. through
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

'den
with
'den
ad
den (dan), türkiye'den
ex, ex-turkey
den başka; ancak; yalnız
save
den beri
date from
den daha çok
rather
den daha fazla
upwards of
den dışarı
ex
den dolayı
through
den dolayı
from
den farklı
unlike
den fazla
ex
den görerek
through
den imtina etmek
to abstain from sth Verb
den kaçınmak
to abstain from sth Verb
den kurtulmak
to throw off Verb
% 98'den kredi vermek
to place a loan at 98 % Verb
(Double Income no Kids)'den alınma (Çifte Gelirli Çocuksuz
dinky
... için ...'den özür dilemek
to apologize to ... for ... Verb
...'den ...'ye değişmek
to vary from one ... to another Verb
...'den ...'ye değişmek
to vary from ... to ... Verb
...'den anlamak
to have an eye for ... Verb
...'den başka
other than ...
...'den başka birşey olmamak
to be tantamount to ... Verb
...'den başlayarak
as from ...
...'den beraat etmek
to be acquitted of ... Verb, Law
...'den bıktım.
I've had it with ....
...'den bir adım önde olmak
to be a cut above ... Verb
...'den çıkış yolu bulmak
to find a way through ... Verb
...'den çok da farklı değil.
It's not very different from ....
...'den çok daha iyi
streets ahead of ... Adjective
...'den çok farklı
a far cry from ... Noun
...'den daha iyi performans göstermek
to outperform ... Verb
...'den dolayı
because of ... Adverb
...'den esinlenmek
to draw inspiration from ... Verb
...'den faydalanmak
to take advantage of ... Verb
...'den fenalık geldi.
I've had it with ....
...'den gına geldi.
I've had it with ....
...'den göç etmek
to emigrate from ... Verb
...'den habersiz
oblivious of ... Adjective
...'den hemen önce
shortly before ... Adverb
...'den hemen sonra
shortly after ... Adverb
...den hiç bahsetmemek
to keep silent about ... Verb
...'den hoşlanmak
to be fond of ... Verb
...'den ilham almak
to draw inspiration from ... Verb
...'den itibaren
as from ...
...'den iyi anlamak
to have an eye for ... Verb
...'den kaçınmak
to forbear from ... Verb
...'den kaçınmak
to avoid ... Verb
...'den kaynaklanmak
to result from ... Verb
...'den kısa bir süre önce
shortly before ... Adverb
...'den kısa bir süre sonra
shortly after ... Adverb
...'den kote edilmek
to be quoted at Verb
...'den mağdur olmak
to fall prey to ... Verb
...'den mağdur olmak
to be aggrieved by ... Verb
...'den mağdur olmak
to be wronged by ... Verb
...'den mahrum kalmak
to be devoid of ... Verb
...'den memnun olmak
to be happy with ... Verb
...'den memnun olmak
to be happy about ... Verb
...'den ne istiyorsun?
What do you have against ...?
...'den nihai olarak sorumlu olmak
to be ultimately responsible for ... Verb
...'den ödün vermek
to compromise ... Verb
...'den ödün vermeksizin
without compromising ... Adverb
...'den önce
prior to ...
...'den ötürü
by reason of ... Adverb
...'den ötürü
because of ... Adverb
...'den pek de farklı değil.
It's not very different from ....
...'den saatler sonra
several hours after ... Adverb
...'den sorumlu olmak
to be in charge of ... Verb
...'den sorumlu olmak
to be responsible for ... Verb
...'den sorumlu tutulmak
to be answerable for Verb
...'den sorumlu tutulmak
to be answerable for ... Verb
...'den sorumlu tutulmak
to be held liable for ... Verb
...'den taviz vermek
to compromise ... Verb
...'den taviz vermeksizin
without compromising ... Adverb
...'den tek başına sorumlu olmak
to be solely responsible for ... Verb
...'den tepki görmek
to face ... backlash Verb
...'den uzak durmak
to keep away from ... Verb
...'den yararlanmak
to take advantage of ... Verb
...den zaferle çıkmak
to emerge victorious in ... Verb
...'e ...'den farklı davranmak
to treat ... differently than ... Verb
...'e ...'den farklı muamele etmek
to treat ... differently than ... Noun
...'i ...'den farklı kılmak
to set ... apart from ... Verb
...i ...den mesul tutmak
to hold ... responsible for ... Verb
...i ...den sorumlu tutmak
to hold ... responsible for ... Verb
..den ... e kadar uygulamada kalır
it shall apply from ... to ...
~ ne almak ~den atlamak ~ de bıçak vardı ~ nde durmak ~ ne düşmek ~ nde ka
üst ” upper surface , top . to undertake ; to jump over ; he had a knife on
…den bağımsız bir şekilde
without regard to … Adverb
…den bağımsız olarak
without regard to … Adverb
…den bağımsız olarak
independently of … Adverb
…den başka herşey
anything but …
…den bir farkı olmamak
to be nothing less than … Verb
…den doğmak
to ensue from … Verb, Law
…den geçilmiyor.
There is any amount of …. Sentence
…den geçilmiyor.
There are any number of …s. Sentence
…den haberdar olmak
to keep abreast of … Verb
…den habersiz kalmamak
to keep abreast of … Verb
…den kaynaklanmak
to flow from … Verb
…den kılpayı kurtulmak
to come within an ace of … Verb
…den kılpayı kurtulmak
to be within an ace of … Verb
…den ne haberler var?
How about ...? Sentence
…den önce
prior to … Adverb
…den önce
preliminary to … Adverb
…den sonra
subsequent to … Adverb
…den vazgeçmek
to forgo … Verb
8'den 13'e çalışmak
to run from 8-13 Verb
A veya B'den birini seçmek
to choose between A and B Verb
açıklama vs'den önceki coşkulu müzik parçası
fanfare Noun
altın , gümüş , bakır-nikel'den yapılmış para
metallic currency
bakır-nikel'den yapılmış madeni para
metallic currency
bir önergeyi Kongre'den alelacele geçirmek
to jam bill through congress Verb
bu hükümleri ..den itibaren uygularlar
they shall apply these provisions from ... Noun
ceza vb'den kurtarmak
to off the hook Verb
'den almak
to draw from Verb
'den aşağıda
beneath
'den ayırmak
to divide from Verb
'den az olmamak koşuluyla
not less than
'den başka
aside from
'den başka
over and above extra
'den başka
besides
'den başka
save
'den başka
apart from
'den başka
except
'den bilgi saklamak
to hold out on Verb
'den bir yana kaçıp kurtulmak
to dodge Verb
'den çok farklı olmak
to be a far cry from Verb
'den dolayı
for
'den dolayı
on account of
'den dolayı
on the score of
'den dolayı
owing to the fact that
'den dolayı
in consequence of
'den fazla
over and above extra
'den fazla olmamak üzere
not exceeding
'den geç olmamak üzere
not later than
'den geçerek
via
'den gelmek
to stem Verb
'den gelmek
to be descended from Verb
'den gelmek
to grow from Verb
'den haberdar etmek
to keep someone posted (on) Verb
'den hoşnut olmak
to draw from Verb
'den inmek
to be lineally descended from Verb
'den itibaren
as of
'den itibaren geçerli
with effect from
'den itibaren tahakkuk etmek
to be payable from Verb
'den kaynaklanmak
to grow out of Verb
'den kaynaklanmak
to take root from Verb
'den kote edilmek
to be quoted at Verb
'den kurtulmak
to get rid of Verb
'den öğrenmek
to gather from Verb
'den önce gelmek
to take precedence over Verb
'den önce gelmek
to rank before Verb
'den paçayı kurtarmak
to elude Verb
'den sakınmak
to be wary of Verb
'den sonra gelmek
to rank after Verb
'den sorumlu olma
in charge of
'den vazgeçmek
to relinquish Verb
'den yetiştirmek
to grow from Verb
'den yukarı
in excess of
doğrudan ...'den inmek
to be lineally descended from Verb
dört İncil'den biri
gospel
İngiltere'den ithal edilmiş
imported from england
ırk vb'den olmayanlar arasında evlenme
mixed parentage
KDV'den muaf
value added tax exempt
KDV'den muaf
VAT exempt
kumaş vb'den bir parça kesmek
to cut out Verb
Latince'den gelmek
to be derived from latin Verb
memleket içinde İngilizce'den ayrı bir dilde basılan ilan
foreign language advertising
metin vb'den karışıklık yaratan bölümleri çıkarmak
to cut out dead word Verb
Noel'den önceki gece yakılan iri kütük
- log
rütbe ce ...'den önce gelmek
to rank before Verb
üye devletler ..den kaçınırlar
member states shall abstain from ... Noun
vb'den nükleer silahları arındırmak
to denuclearize Verb
vb'den önceki giriş konuşması
lead in
Turkish-English phrases from Zargan's own database