discretion

  1. Noun, Law takdir yetkisi
  2. Noun takdir hakkı
  3. Noun takdir
  4. Noun ketumiyet, ketumluk, ihtiyat, teenni.
    Throwing all discretion to the winds, he blurted out the truth.
  5. Noun müstakil karar verebilme yeteneği/kabiliyeti, takdir/değerlendirme hakkı/yeteneği.
    I won't tell you
    what time to leave; you're old enough to use your own discretion.
  6. Noun (a) uygun görme, onama, tensip. (b) tefrik, temyiz, iyiyi kötüden ayırabilme yeteneği.
    years of discretion:
    olgunluk çağı, rüşt, aklın hâkim olduğu yıllar.
    He reached the age of discretion.
  7. Noun ayırma.
takdir hakkını kötüye kullanmak Verb
takdir yetkisini kötüye kullanmak Verb
kendi dilerse eğer
(birinin) takdirine/tensibine göre.
The hours of the meeting will be fixed at the chairman's discretion.

at your discretion: istediğiniz zamanda/şekilde/tarzda, nasıl uygun görürseniz, nasıl tensip ederseniz.
kendi takdirine bırakılmak Verb
birinin takdirine bırakmak Verb
birinin takdirine bırakmak Verb
takdir yetkisini kullanmak Verb
kendi takdir hakkını kullanmak Verb
mutlak takdir hakkı
serbest takdir yetkisi
takdir hakkının kötüye kullanılması
ihtiyatlı hareket etmek Verb
idarenin takdir yetkisi
idari tasarruf Noun, Public Administration
(yasal hakların elde edildiği) reşitlik çağı, sinni rüşt.
to be/come of age: reşit olmak, sinni rüşte erişmek.
sorumluluk yaşı: bir kimsenin eylemlerinden yasal olarak sorumlu olduğu yaş.
temyiz yaşına erişmek Verb
dilediği gibi (bir müşterinin borsa simsarına uygun gördüğü fiyata hisse alıp satması için verdiği talimat
nasıl takdir buyurursanız
dilediğiniz zamanda
birinin takdir yetkisine bırakılmak Verb
takdirine kalmak Verb
(sır saklama bakımından) güvenilir olmak Verb
serbest takdir yetkisine sahip olmak Verb
takdir hakkını serbestçe kullanabilmek Verb
mahremiyeti
iş hayatı gizliliği
reşit olmak Verb
birine bir sır tevdi etmek Verb
cezai ehliyet
takdir derecesi
ihtiyatlı davranma
takdir hakkının kullanılması
irade özgürlüğü
tam takdir yetkisi olmak Verb
şahsi tasarruf Noun
takdir yetkisi
takdir hakkı
geniş takdir hakkı
geniş takdir yetkisi
takdirine bırakılmış
borsa simsarı ile müşterisi arasında bazı alım satımları müşteriye danışmadan yapabilmeyi olanaklı kılan anlaşma
temkinli adam
soğukkanlı adam
takdir meselesi
takdir yetkisi
mesleğin gerektirdiği sır saklama
mesleki gizlilik
takdir yetkisinin kapsamı
kayıtsız şartsız teslim.
ihtiyatlı kullanmak Verb
temyiz kudretine sahip olunan yıllar Noun
Basiret ve tedbir cesaretten evlâdır (Basiret, selametin anasıdır).
bir mahkemenin takdir yetkisi Noun
hâkimin takdir yetkisi
yönetim kurulunun takdiri
hâkimin takdirine bırakılmak Verb
mahkemenin takdir yetkisine bırakılmak Verb
bir şey hakkında itidal ve incelik göstermek Verb
para cezasının tutarı hâkimin takdirine bırakılmıştır
tam hareket serbestisine sahip olmak Verb
...'i ...'in takdirine bırakmak Verb
mahkemenin takdir yetkisinde