dispense

  1. dağıtmak, tevzi etmek.
    The Red Cross dispensed food and clothing to the refugees. The judge dispenses justice.
  2. yönetmek, idare etmek, (yasaları) uygulamak.
    to dispense the law without bias.
  3. (ilâç) hazırlamak, yapmak.
    Druggists dispense medicines: Eczacılar ilâç hazırlarlar.
  4. (Katolik kilisesi) bağışlamak, muaf tutmak.
    They were dispensed from their oath.
  5. (bkz: expenditure )
adalet dağıtmak Verb
bir reçeteyi hazırlamak Verb
sadaka dağıtmak Verb
sadaka dağıtmak Verb
yiyecek dağıtmak Verb
yiyecek maddesi dağıtmak Verb
adalet dağıtmak Verb
hâkimlik yapmak Verb
haber yaymak Verb
erzak dağıtmak Verb
birini bir sınavdan muaf tutmak Verb
birini bir şeyden muaf tutmak Verb
(a) -den müstağni olmak/vazgeçmek, onsuz da yapabilmek/idare etmek.
He could dispense with his assistant:
Asistansız da idare edebilir. (b) yol vermek, (başından) savmak, uzaklaştırmak, (c) yerini almak/doldurmak, lüzumsuz kılmak.
This new office machine will dispense with the need for a secretary: Bu yeni büro makinesi bir sekreter yerini alacak/sekretere ihtiyaç bırakmayacak.
bir kanunu uygulamak Verb
sözünde durmamak Verb
yeminden sarfınazar etmek Verb
formalitelerden vazgeçmek Verb
tanık çağırmaktan vazgeçmek Verb
doktorun hizmetlerinden sarfınazar etmek Verb