do with

  1. (a) ilgisi/eli/parmağı/payı/dahli olmak.
    He had a lot to do with the success of the project: Projenin
    başarıya ulaşmasında büyük payı vardır. (b) işine yaramak, işine gelmek.
    I could do with another $5000 a year: Yılda $5000 daha alsam fena olmaz.
hiçbir ilişkisi olmamak Verb
alakası olmamak Verb
(a) ilgisi/alâkası/dahli olmak, (b) ilgilenmek, … ile uğraşmak, (konu) işlemek/ele almak.
The book
has to do with new discoveries. (c) … ile ortak/arkadaş olmak, 57
have up
k.d. (a) mahkemeye celbetmek, (b) (yediği şeyi) kusarak çıkarmak.
idare etmek.
She can't afford a new coat and so will have to make do with the old one: Yeni manto
yapmaya gücü yetmiyor, eskisi ile idare edecek.
alışverişi olmamak Verb
hiç ilgisi yok.
That decision has nothing to do with me: O kararın benimle hiç ilgisi yoktur.

I have nothing to do with him: Onunla hiçbir ilgim yoktur.
bitirmek, son vermek.
Let's have done with it! Artık bu işe bir son verelim!
… ile hiçbir ilişkisi/alâkası olmamak.
biriyle hiçbir ilişkisi olmamak Verb
birşeyle ilgili olmak Verb
birşeyle bağlantılı olmak Verb
birşeyle ilgisi bulunmak Verb
birşeyle alakalı olmak Verb
birşeyle alakası bulunmak Verb
birşeyle ilgili olmak Verb
birşeyle yetinmek Verb
birşeye kanaat etmek Verb
birşeyle idare etmek Verb
bedensel eza ve zarar ika etmek niyetiyle tecavüz
bedensel eza ve zarar ika etmek niyetiyle tecavüz
sıkı tutmak Verb
yoketmek, öldürmek, ortadan kaldırmak.
(a) atmak, kaldırmak, (b) (birini) öldürmek, (c) (bir şeyi) defetmek, yoketmek, kaldırmak, lâğvetmek.
birinden kurtulmak Verb
birinin işini bitirmek Verb
birini temizlemek Verb
biriyle işi bitmek Verb
birini öldürmek Verb
birşeyden kurtulmak Verb
birşeyi bırakmak Verb
birşeyle işi bitmek Verb
israfı bırakmak Verb
fuzuli masrafları kesmek Verb
alışveriş etmek Verb
...'le iş yapmak Verb
her şeyi kararında bırakmak Verb
işinıüstün başarıyla yapmak Verb
işini üstün bir başarıyla yapmak Verb
bir şeyi seve seve (zorla) yapmak Verb
bir şeyi iyi niyetle yapmak Verb
hoşlanmadığı bir şeyi memnuniyetsizliğini gizleyerek yapmak Verb
bir şeyi büyük gizlilikle yapmak Verb
bir şeyi hazırlamadan yapmak Verb
bir şeyi iyi niyetle yapmak Verb
bir şeyi göz göre göre yapmak.
işsiz güçsüz