errand

  1. Noun haber veya iş için bir yere gönder(il)me, kısa iş seyahati, (iş için) sağa sola koşuşma.
    go on an
    errand = run an errand: bir haber götürmek veya bir iş yapmak için bir yere gitmek.
    to run errands for: yumuş tutmak, … için sağa sola koşuşmak.
    I've no time to go on/run errands for you! The little boy goes to the stores and runs other errands for his parents.
  2. Noun yumuş, özel görev/yapılacak iş.
    have several errands to do: yapılacak çok işi olmak.
    I've got
    a few errands in the town.
    send on an errand: bir haber veye bir işle bir yara göndermek.
  3. Noun (bir yere gönderilme ile ilgili) maksat, niyet, iş.
bir işi ifa etmek Verb
boşuna gayret/zahmet/teşebbüs, sonuçsuz olacağı apaçık bir iş.
to go on a fool's errand: akıntıya
kürek çekmek; sonuçsuz bir işe girişmek.
bir iş için bir yere gitmekte olmak Verb
iş ziyareti
bir işi yapmak Verb
ayak işi yapmak Verb
abesle iştigal Noun
bir yere boşuna gitmek Verb
bir iş için gitmek Verb
biriyle alay etmek Verb
birini bir işe koşmak Verb
koşturmak Verb
emekleri boşa gitmek, beyhude uğraşmak.
birisine kalburla su taşıtmak, pösteki saydırmak, aptal yerine koymak.
bir ayak işini üstlenmek Verb
ayak işlerine koşulan çocuk
kurye
mesaj götüren
vb dindirmek için yapılan yolculuk
acıyı