f.o.b.

  1. taşıta teslim.
  2. : gemide teslim.
fob
saat kösteği.
fob
(pantalonda) saat cebi.
fob
zincire/kurdeleye bağlı süs.
fob
aldatmak, kandırmak, iğfal etmek.
(a) atlatmak, hesaba katmamak, önem vermemek, baştan savmak, ka'le almamak.
He took no notice of our
suggestions: he fobbed them off (fobbed us off) and talked of something else.
hile yapmak, hile ile sahte malı hakikî diye sürmek,
argo yutturmak, faka bastırmak.
The salesman
fobbed off the faulty machine on the lady.
hile ile oyalamak Verb
aldatmak Verb
birine boş vaatlerde bulunmak Verb
birine hileyle değersiz bir şey satmak Verb
kazıklamak, kazıklamak, yutturmak.
The salesman fobbed off the lady with a faulty machine. (b)
martaval okumak, uydurma mazeret beyan ile atlatmak/oyalamak, yalan atmak.
cep saati. Noun
FOB sale