maddi vakıalara ilişkin önemli ihtilaf
Noun, Law
ileri sürdüğü fikirleri gerçeklere dayandırmak
Verb
fikrini gerçeklerle desteklemek
Verb
gerçekleri kabul etmek
Verb
delil olarak göstermek
Verb
kabul edilmiş gerçekler
Noun
taraf avukatlarca kabul edilmiş gerçekler
Noun
taraf avukatlarca kabul edilmiş olan gerçekler
Noun
davanın esası ile ilgili bütün gerçekler
Noun
gerçeklerden emin olmak
Verb
durumdan haberdar olmak
Verb
gerçeklere saygı göstermek
Verb
tartışılmayacak gerçekler
Noun
sonunda ayakları yere basmak
Verb
bir sözleşme için esaslı sayılan gerçeklerin gizlenmesi
gerçekliği kabul edilmiş vakıalar
Noun
sadece gerçekler üzerinde konuşmak
Verb
gerçekleri göz önüne almak
Verb
gerekçekleri bir bir saymak
Verb
bazı yeni gerçekleri meydana çıkarmak
Verb
gerçeklerin ortaya çıkarılması
davanın dayandığı olayları maddeler halinde anlatma
delil teşkil eden gerçekler
Noun
temize çıkaran gerçekler
Noun
gerçekleri olduğu gibi karşılamak
Verb
gerçeklerin çarpıtılarak beyan edilmesi
olanların aslını keşfetmek
Verb
gerçekleri kabul etmekten kaçınmak
Verb
söz konusu gerçekler
Noun
gerçekleri bir araya getirmek
Verb
tartışılamayacak açık gerçekler
Noun
tartışılamayan açık gerçekler
Noun
inkâr edilemeyecek gerçekler
Noun
karar için önemsiz gerçekler
Noun
mahkeme kararı için önemsiz gerçekler
Noun
hakimin davayı aydınlatma ödevi, hakimin davayı aydınlatma görevi, hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü
Noun, Law
gerçekleri değiştirmek
Verb
(bir uyuşmazlığın çözümünü etkileyecek) asıl nedenle doğrudan bağlı olaylar
Noun
olayları yanlış algılayıp yorumlama
olayları olduğundan başka türlü gösterme
olayları yanlış yansıtmak
Verb
dava için önemli olan gerçeklerin açıklanmaması
gerçekleri çarpıtmak
Verb
tanığı gerçeklere bağlı kalmaya zorlamak
Verb
birine olaylar hakkında bilgi vermek
Verb
gerçeklerle kanıtlamak
Verb
delillerle ispatlamak
Verb
işin aslını anlatmak
Verb
iki olay arasında ilişki kurmak
Verb
gerçeklerin ortaya konulması
durumu bilerek konuşmak
Verb
gerçekleri beyan etmek
Verb
gerçekleri belirtmek
Verb
gerçeklerin bir bir dile getirilmesi
gerçeklerin bir bir belirtilmesi
gerçeklerden ayrılmamak
Verb
gerçeklerden ayrılmamak
Verb
gerçeklerin tam olarak ifadesi
Noun
dikkat çeken olaylar
Noun
bilinen bütün gerçekler bunlardır
bütün bilinen gerçekler bunlardır
önemli gerçekleri örtbast etmek
Verb
önemli gerçekleri örtbas etmek
Verb
olayların karmakarışık durumu
gerçekleri araştırmak
Verb
kararı etkileyen önemli gerçekler
Noun
gerçekleri görmekten âciz
gerçekleri bütünüyle söylememe
yeni gerçekleri ortaya çıkarmak
Verb
birbirini tutmayan olaylar
Noun
belli yetkili bir mahkemenin gerçekleri
Noun
eksiksiz ve kesin ayrıntılar
Noun
dava nedenini oluşturan vaka
(a) (doğum, üreme, cinsiyet vb. gibi) yaşamsal olutlar, (b) kaçınılamayan/değiştirilemeyen olay, mukadder olan şey.
bilinen gerçekleri yeni bir biçimde sunmak
Verb
olayları daha iyi incelemek
Verb
olayları daha iyi incelemek
Verb
bir davanın bütün gerçeklerini birinin önüne sermek
Verb
gerçekleri kurula sunmak
Verb
bir vakanın gerçeklerini öğrenmek için soruşturma yapmak
Verb
vakanın gerçekleri ile uyum sağlamak
Verb
gerçekleri çıplaklığıyla göstermek
Verb
şaşırtıcı sorgulama ile tanığın ağzından gerçekleri öğrenmek
Verb
bazı karanlık şeyleri hasıraltı etmek
Verb
yetkililer sonunda gerçekleri basına açıklamak dılar
Noun
maddi olay (sigortacıların rizikoyu kabul edip etmeyeceklerine , kabul ettikleri takdirde primin ve diğer
şartların ne olacağına karar verebilmeleri i