flaw

  1. kusur, noksan(lık), eksiklik, sakatlık, zaaf, ayıp.
    Vanity was the great flaw in his character. There's
    a flaw in this cloth.
  2. hata, adlî bir belgeyi hükümsüz kılan yanlışlık.
    The flaws in this contract.
  3. yarık, çatlak, rahne.
    A flaw in the dish caused it to break.
  4. çatla(t)mak, yar(ıl)mak, sakatla(n)mak, kusurlu/eksik göstermek.
  5. Noun
    windflaw ile ayni anlama gelir. bora, kısa süreli şiddetli rüzgâr (ekseriya ânî yağışla beraber).
  6. Noun kısa süreli soğuk/sert hava.
  7. Noun ânî öfke/kızgınlık, tehevvür, feveran.
mantık hatası Noun
trajedi kahramanının karakterindeki kusur.
bir pencere camındaki çatlak
vasiyetnamedeki bir eksiklik
düşünce hatası Noun
birinin karakterindeki kusur