fold

  1. Verb katlamak, kıvırmak, bükmek.
    She folded the handkerchief and put it in her pocket.
  2. Verb
    fold up: devşirmek.
    She folded up the tablecloth and put it in the cupboard.
  3. Verb (çaprazlama) birbirine kavuşturmak, üstüste getirmek.
    fold the arms: kolları kavuşturmak.
    He
    folded his arms on his chest.
  4. Verb
    fold about/round
    etc.: sarmak, dolamak.
    to fold one's arms about a person's neck.
  5. Verb (kanatlarını vb.) kapatmak.
    The insect folded its wings.
  6. Verb sarmak, sarıp sarmalamak, kaplamak, bohçalamak.
    to fold sth in paper.
  7. Verb kucaklamak, bağrına basmak.
    to fold someone in one's arms.
  8. Verb (iskambilde) kartları tersine kapatarak oyunu terketmek.
  9. Verb katlanmak, kıvrılmak, bükülmek.
    This garden chair folds flat. I'lll need a folding bed for camping.
  10. Verb, Theatre (tutulmadığı için) kapanmak, temsile devam etmemek/son vermek.
    The show will fold Saturday.
  11. Noun kat, katman, tabaka.
    to wrap sth in folds of cloth.
  12. Noun kıvrım, kıvrıntı, büklüm, boğum, kat, pli.
    He cut the paper along the fold.
  13. Noun, Geology (arazide) çukur, oyuk.
  14. Noun katlama, kıvırma, kırma.
  15. Noun, Anatomy kıvrım.
  16. Noun ağıl (koyun vb. için).
  17. Noun (ağıla kapatılan) koyun vb..
  18. Noun koyun sürüsü.
  19. Noun kilise veya üyeleri.
  20. Noun toplum, cemaat.
  21. Noun (koyun vb.'ni) ağıla kapatmak.
çadırını bozmak Verb
çadırıni bozmak Verb
bir çekişte açılan bir tabaka kâğıt
akordeon gibi katlanmış
toplumdan ayrılanları topluma döndürmek Verb
sürüden ayrılan koyunları sürüye iade etmek Verb
50 katı/misli.
“kat, misli, kere, defa”.
twofold: iki kat.
to reward tenfold: on misli ödüllendirmek.

The value of this house has increased fourfold since we bought it.
Suffix
(belirtilen sayıda) “parça(lı), -kısım(dan oluşan)”.
Twofold aspect of a problem. Suffix
dört misli
epicanthus ile ayni anlama gelir. gözkapağı kıvrımı: Moğol ırkında görülen gözpınarı üzerindeki deri kıvrımı.
epicanthus.
tek kat
(parti politikası) aile ocağına dönmek Verb
iki misli
iki kat
Z biçimi katlanmış ve birbirini takip eden sayfalar
bilgisayar printerlerinde olduğu gibi
bir mektubu katlamak Verb
kıvırmak Verb
bir sayfanın ucunu kıvırmak Verb
(aşçılıkta yumurta akını vb.) yavaşça katmak, kaşıkla altüst ederek karıştırmak.
fold in beaten egg whites.
kâğıda sarmak Verb
kıvrımlı dağlar. Noun
bir şeyi kâğıda sarmak Verb
(a) suya düşmek, sonuç vermemek, sonu gelmemek, foslamak, başarısızlığa uğramak.
He folded up when
the prosecutor discredited his story. (b) iflâs etmek, (dükkânı) kapatmak, zarar edip iş hayatından çekilmek.
They folded the business after only two months and with great loss. (c) katlayarak küçül(t)mek.
gazeteyi katlamak Verb