TR

foster

English-Turkish

Terms/Phrases

English-Turkish Translation

teşvik etmek, (gelişmesini/büyümesini) ilerletmek.
The mother tried to foster her son's interest in
music by taking him to concerts when he was young.
beslemek, büyütmek, bakmak.
We fostered the young girl while her mother was in hospital.
canlandırmak, uyandırmak, canlı/uyanık tutmak.
Films and pictures about recent wars sometimes foster
angry memories and feelings of hatred between nations.
(sevgi, his) beslemek, (kin vb.) gütmek, geliştirmek.
Ignorance fosters superstition.
(çocuğu) evlâtlık vermek, yetimhaneye yerleştirmek.
beslemek, gıda/yiyecek vermek.
başkasının çocuğunu ebeveyn gibi büyüten veya başkasına evlâtlık olan.
kimsesiz çocuklara bakan.
foster home: yetimhane, öksüzler yurdu.

English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt

English Turkish Phrases

koruyucu ebeveyn Noun, Family Law

foster a monopoly

bir tekeli beslemek Verb

foster a monopoly

tekeli beslemek Verb

foster a monopoly

tekeli teşvik etmek Verb

süt kardeşi.

evlâtlık.

manevi çocuk Noun

koruma altındaki çocuk Noun, Family Law

foster daughter

kız evlâtlık.

koruyucu aile Noun, Family Law

babalık, çocuğu evlâtlık edinen adam.

koruyucu baba Noun, Family Law

bir-iki çocuk için yetimler yurdu

foster home industries

yerli sanayileri teşvik etmek Verb

koruma altındaki çocuk Noun, Family Law

ikinci vatan, sonradan edinilen yurt/vatan.

koruyucu anne Noun, Family Law

sütnine, dadı.

süt anne-baba, çocuğu evlâtlık edinen anne-baba.

çocuğu kendilerininki gibi büyüten ana baba

sütana baba

evlatlık edinen ana baba

üvey kızkardeş, süt kızkardeş.

evlâtlık.

foster the growth of heavy industries

ağır sanayilerin gelişmesini teşvik etmek Verb

bir ticareti canlandırmak Verb

English-Turkish phrases from Zargan's own database