get up

  1. (a) (ayağa) kalkmak, (b) yataktan kalkıp oturmak, (c) çıkmak, tırmanmak, (d) hazırlamak, düzenlemek,
    tertip etmek.
    to get up a party/a play. He spent all evening getting up the next day's lesson. (e) (bilgi) edinmek, öğrenmek.
    to get up a subject. (f) (at için: çabuk git anlamında) deh! (g)
    k.d. giyinmek, … kılığına girmek.
    She got herself up as a peasant girl. She got herself up in a new dress. (h) (kitap vb.) (belirli bir tarzda) meydana çıkmak, (i) artırmak, geliştirmek, kuvvetlendirmek, takviye etmek.
    to get up one's courage.
    get up steam: hızlanmak, şevklenmek, istimi yükseltmek.
bir grup insana konuşmak üzere ayağa kalkmak Verb
biçim, üslûp, yapılış, tertip, (kitap vb.) dizgi. Noun
(takım) elbise, kostüm giysi. Noun
öncecilik, inisiyatif, gayret, faaliyet, enerji. Noun
bir kitap düzenlemek Verb
bir kutlama töreni düzenlemek Verb
doğum günü partisi hazırlamak Verb
hayırseverlik amacıyla bir müsamere düzenlemek Verb
bir şeyi derlemek için imza atmak Verb
bir dilekçe yazmak Verb
bir oyun için rolünü ezberlemek Verb
sınav için bir konu hazırlamak Verb
bir iade fonu oluşturmak Verb
batmış bir gemiyi çıkarmak Verb
yakınında durmak Verb
biriyle zıtlaşmak Verb
kötü bir ilişki kurmak Verb
bir malı satılmak üzere sergilemek Verb
bir malı satılsın diye süsleyip püslemek Verb
öncecilik, inisiyatif, atılganlık, gayret, dirilik, zindelik, canlılık, çeviklik, coşkunluk. Noun
malları satış için süsleyip püslemek Verb
çok erken kalkmak Verb
hayatta ilerlemek Verb
binmek Verb
ters taraftan kalkmak: (o gün için) aksi/huysuz olmak, aksiliği/huysuzluğu üstünde olmak.
Never try
to reason with him when he's gotten up on the wrong side of the bed: Huysuzluğu üstünde iken makul yoldan onu iknaya çalışma.
kitabı süslemek Verb
harekete gelmek Verb
bir girişim için kuvvetini toplamak Verb
alıp yürümek Verb
demir almak Verb
cesaretini toplamak Verb
-e varmak/gelmek/erişmek.
What page have you got up to?
ajur duruma gelmek Verb
zamanı gelmiş ya da geçmiş bir şeyi yapmak Verb
son durumu öğrenmek Verb
niyeti kötü olmak Verb
yaramazlık etmek Verb
şişinmek Verb
...e takılma. Sentence
Fazla kafaya takma.
Çok da kafaya takma.
Fazla kafana takma.
Çok da kafana takma.
o işe buluşma
iş hayatında başarılı olmak Verb
şifayı bulmak Verb
iliklenmek Verb
birşeye kapılmak Sentence
yaka silkmek Verb
alarma kapılmak Verb
korkmak Verb
takılmak Verb
takılmak Verb
(tren) vaktinde gelmek Verb
karakolda hapsedilmek Verb
karışmak Verb
birbiri ne karışmak Verb
öfkelenmek Verb
kızmak, öfkelenmek.
kız(dır)mak, öfkelen(dir)mek, hiddetlen(dir)mek, tepesi atmak, kan beynine fırlamak.
bocalamak Verb
dili damağına dolaşmak Verb
sağını solunu bilememek Verb
kızıştırmak Verb
birini kışkırtmak Verb
kızdırmak Verb
kanını tepesine çıkartmak Verb
öfkelendirmek Verb
kaldırmak Verb
bir şeyi dizdirmek Verb
girişmek Verb
korkmak, endişelenmek.
karıştırmak Verb
galeyana gelmek Verb
kanı beynine çıkmak, çok kızmak, köpürmek, tepesi atmak.
The injustice of any sort always gets my
blood up: Ne türlü olursa olsun, haksızlığa çok kızarım.
biçim, üslûp, yapılış, tertip, (kitap vb.) dizgi. Noun
(takım) elbise, kostüm giysi. Noun
öncecilik, inisiyatif, gayret, faaliyet, enerji. Noun
kızmak, canı sıkılmak, tepesi atmak, küplere binmek.
She gets her back up whenever her younger brother
makes fun of her dates.
nafakasını almak (argo) Verb