hear of

  1. tasvip/muvafakat/kabul etmek, razı olmak, rıza göstermek. (Genellikle olumsuz hali kullanılır).
    I
    won't hear of it: Bunu asla kabul etmem.
    I will not hear of your going: Gitmene razı değilim.
    He won't hear of alterations to his plan: Plânının değiştirilmesini kabul etmiyor.
kabul etmeyecek
izin vermeyecek
vakadan haberi olmak Verb
bir vakadan haberi olmak Verb
(bir kimseden/şeyden) haber almak, haberi olmak, tanımak, duymak.
He wasn't heard of for a long time:
Uzun zaman ondan haber alınamadı.
“Who's he?” “I never heard of him.” “O kim?” “Bilmem, tanımıyorum.”
I've never heard of anyone doing a thing like that: Bir insanın böyle bir şey yaptığını ömrümde duymadım.
savaş dedikoduları duymak Verb
söylendiğini (başkalarından) duymak/işitmek/haber almak.
I've often heard tell of the wonderful parties
she gives, but I've never been invited.