hump

  1. kambur, hörgüç.
  2. tümsek, tepecik.
  3. huzursuzluk, iç sıkıntısı.
    give someone the hump
    argo (birinin) canını sıkmak, rahatını/huzurunu
    kaçırmak, üzmek.
    have the hump: canı sıkılmak, üzülmek, huzuru kaçmak.
    It gives me the hump: Canımı sıkıyor.
  4. kamburlaş(tır)mak.
    The cat humped (up) when she saw the dog.
  5. çabalamak, büyük gayret/çaba harcamak.
  6. çiftleşmek, cinsî münasebette bulunmak.
  7. (a) omuzunda/sırtında taşımak, omuzlamak, sırtlamak, (b) taşımak, götürmek, yüklenmek.
    humped it upstairs.
  8. (a) acele etmek, telâşlanmak, iki ayağı bir pabuca girmek, (b) sıvışmak, hızla gitmek.
işin zor tarafını yapmış olmak Verb
iyileşme yolunda olmak Verb
hörgüç
acele hareket etmek Verb
heyheyleri üstünde olmak Verb
birini sinirlendirmek Verb
en zor/tehlikeli/zaman alıcı kısmı atlatıldı, işler düzene giriyor, çoğu gitti azı kaldı.
domalmak Verb
(İkinci Dünya Savaşında) Himalayalar.
yol tümseği
gayret etmek Verb
acele etmek Verb
gayrete gelmek Verb