in heart

  1. cesaret ile
keyfi yerinde olmak Verb
kıyabilmek, içi götürmek, … derecede insafsız olmak.
How can you find it in your heart to beat that child?
işini sevmemek Verb
benimsemek, kendini vermek, iyice ilgilenmek.
I tried to learn music but I didn't have my heart in
it (my heart wasn't in it).
(a) çok korkmak, ödü kopmak, (b) meyus olmak, fütur getirmek.
yüreği ağzına gelmek, ödü kopmak, çok endişeli/üzüntülü olmak.
işini sevmek Verb
gönlü iş inde olmak Verb
her şeye karşın iyi niyetli olmak Verb
iyi yürekli/cömert/merhametli/âlicenap olmak, iyi niyetli olmak.
His heart is in the right place:
(Herşeye rağmen) iyi niyetlidir.
kalbinde bir sır saklamak Verb
(toprak) çok iyi durumda
kalbinin ta derinlerinden
gizlice
gizliden gizliye
kalbinin derinliklerinde, aslında, hakikatte.
in my heart of hearts: içimden, kalbimin derinliklerinden.

I said I loved her, but in my heart of hearts I knew it wasn't true.
kalbinin derinliğinden
ormanın ortasında
kıyamamak, cesaret edememek, içi götürmemek, yüzü olmamak.
No one had the heart to tell him he was through as an actor.