görevli, vazifeli, makam sahibi, bir makamı/mevkii işgal eden (kimse). The incumbent senator/president/priest.
incumbent on/upon: vacip, yapılması gerekli, (üzerine) düşen, zorunlu, yükümlü, (bir işi yapmakla)
görevli. a duty incumbent upon me: bana düşen bir görev. It's incumbent on you to give a father's advice to your son: Oğluna baba nasihati vermek senin görevindir.
(bir şeye) dayanan/yaslanan/yüklenen.
mahalle papazı.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition