incur

English-Turkish Translation

  1. Transitive Verb (zarara, tehlikeye vb.) uğramak, maruz kalmak/olmak, tutulmak, yakalanmak, hedef olmak, (tehlike vb.
    ile) karşılaşmak, başına gelmek.
    The explorers incurred great danger when they tried to cross the rapids.
    to incur a debt: borçlanmak.
    to incur many expenses: çok masraf yapmak/masrafa girmek/katlanmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

incur a danger
tehlikeye maruz bırakmak Verb
incur a danger
bir tehlikeyle karşılaşmak Verb
incur a duty
bir vergi yükümlüsü olmak Verb
incur a fine
para cezası yemek Verb
incur a fine
bir para cezasına uğramak Verb
incur a loss
kayba uğramak Verb
incur a penalty
ceza yemek Verb
incur a penalty
cezayı müstelzim olmak Verb
incur a punishment
cezayı gerektirmek Verb
incur a risk
riskli olmak Verb
incur a risk
risk üstlenmek Verb
incur an obligation
bir yükümlülük doğurmak Verb
incur an obligation
bir borca girmek Verb
incur censure
kınamaya neden olmak Verb
incur debts
borca girmek Verb
incur debts
borç yapmak Verb
incur expenditure
masraf yapmak Verb
incur guilt
suç işlemek Verb
incur heavy expenses
büyük masraflara mal olmak Verb
incur heavy expenses
büyük masraflar yapmak Verb
incur heavy loss
ağır zarara uğramak Verb
incur large losses
büyük kayıplara uğramak Verb
incur large losses
büyük kayıplara neden olmak Verb
incur liabilities
borca girmek Verb
incur liabilities
sorumluluklar getirmek Verb
incur no expense
(senet) masrafsız
incur punishment
ceza gerektirmek Verb
incur punishment
cezaya uğramak Verb
incur reproaches
azarlanmaya maruz kalmak Verb
incur responsibility
sorumluluk üstlenmek Verb
incur sb's condemnation
biri tarafından suçlanmak Verb
incur sb's disfavour
birinin gözünden düşmek Verb
incur sb's suspicions
birinin kuşkusunu uyandırmak Verb
capacity to incur liability
borç altına girme ehliyeti
English-Turkish phrases from Zargan's own database