juvenile

  1. Adjective genç (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  2. gençliğe/gençlere özgü/yaraşır/yakışır.
    juvenile behavior/books.
  3. genç.
  4. olgunlaşmamış, çocuksu, çocukça.
    juvenile tantrums.
  5. genç, delikanlı.
  6. Theatre genç rolü (oynayan aktör).
  7. piliç, tam büyümemiş kuş yavrusu.
  8. tay, 2 yaşındaki yarış atı.
  9. çocuk kitabı.
çocuk suçluluğu Noun, Criminal Law
suçlu çocuk hükmü giymek Verb
(Br) delikanlı
çocuk kitabı
çocuk davası Noun
çocuk davaları Noun
çocuk hükümlü Noun, Law
çocuk mahkemesi
çocuk mahkemesi.
gençlik mahkemesi davası Noun
çocuk mahkemeleri Noun, Law
çocuğun suç işlemesi.
suçlu çocuk.
suçlu çocuklar Noun
çocuk suçları Noun
çocuk birimi Noun, Public Administration
çocuk istihdamı
çocuklar için iş bulma bürosu Noun
çocuk romanı
yavru balık
çocuk yargıcı Noun, Law
gençlerin çalıştırılması
çocuk yazını
gençlik suçları Noun
suçlu çocuk
çocuk suçlu Noun, Law
gençlik suçları Noun
mahpus çocuk
ergenlik çağında
(tiyatro) genç kahraman roller oynamak Verb
Çocuklar için Adalet Sistemine dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları Proper Name, Law