lick

  1. Transitive Verb yalamak.
  2. Transitive Verb (dalga, alev vb.) yalayıp/sıyırıp geçmek.
  3. Transitive Verb (a) (ceza olarak) pataklamak, bir temiz dayak atmak, (b) yenmek, altetmek, galip gelmek, galebe çalmak,
    (c) üstün gelmek, baskın çıkmak, (yarışmada vb.) geçmek.
  4. Noun yalama, yalayış.
  5. Noun yalam, bir yalayışta alınan miktar.
  6. Noun
    salt lick ile ayni anlama gelir. hayvanların yaladıkları doğal tuz.
  7. Noun (a) sille, tokat.
    give someone a good lick: birine müthiş bir tokat aşketmek. (b) kısa süreli
    ânî gayret, bir çırpıda yapılan iş.
    Before we go out I'll just give the room a quick lick: Çıkmadan önce odayı çabucak derleyip toparlayacağım. (c) hız, sürat, çabukluk.
    He came down the road at a great lick . (d) az miktar, küçük şey.
    a lick of: azıcık, birazcık.
    Give me a lick of your chocolate. He didn't do a lick of work.
    This door needs a lick of paint: Bu kapı azıcık boya istiyor.
el etek öpmek Verb
dalkavukluk etmek Verb
yalanmak, (zevkten) ağzı sulanmak, zevkle beklemek/ummak.
(yemek beklerken) yalanmak, ağzının suyu akmak.
yalanmak Verb
yarasını kendisi sarmak, başının çaresine bakmak.
(birinin) kıçını yalamak, yaltaklanmak, dalkavukluk etmek.
yaltaklanmak, çanak yalamak, dalkavukluk/tabasbus etmek.
yaltaklanmak, el etek öpmek, çanak yalamak.
He is not fit to lick that man's boots: Onun eline
su dökemez/kesip attığı tırnak olamaz.
alabildiğine koşarak, bütün hızı ile.
son süratle
tam gaz
lick ile ayni anlama gelir. hayvanların yaladıkları doğal tuz.
acemi eri pataklamak Verb
yarım yamalak, baştan savma, gelişigüzel, üstünkörü.
give oneself a lick and promise: kendine biraz çeki düzen vermek.
yalayıp temizlemek.
enflasyonla başa çıkmak Verb
(sıkı çalışma sonunda) şekil/biçim vermek, hazırlamak, tamamlamak, mükemmelleştirmek, tekemmül ettirmek, adam etmek.
birini pataklamak Verb
birinin tozunu almak Verb
birine dalkavukluk etmek Verb
yalamak Verb
(dalgalar) kıyıyı yalamak Verb
(a) ölmek, vurulup düşmek, (b) yer/etek öpmek, küçük/zelil/hakir düşmek.
yenilmek, mağlup olmak, kahrolmak, öldürülmek.
(alevler) damı yalamak Verb
yalayıp yutmak, bir şeyin üstündeki zamkı/yiyeceği vb. dil ile yalayıp bitirmek.
The cat licked up the spilt milk.
baştan savma iş yapma
Afrikalı ya da Asyalı soydan gelmek Verb
yalatmak Verb