limp

  1. Intransitive Verb aksamak, topallamak, aksayarak/topallayarak yürümek.
    After falling down the stairs, he limped for several days.
  2. Intransitive Verb güçlükle/ağır aksak ilerlemek/gelişmek, sürüncemede kalmak.
    The project limped along, for no one seemed very interested.
  3. Intransitive Verb aksaklık, topallık, aksama, topallama.
    He walks with a limp.
  4. Adjective yumuşak, gevşek, eğilip bükülebilen, dayanıksız.
    The book is bound limp in cloth.
  5. Adjective pörsük, pörsümüş, solmuş, soluk, buruşuk, sarkık.
    The lettuce had lost its crispness and was quite
    limp. Flowers looked limp in the heat. Her hair hung limp about her shoulder. limp curtains.
  6. Adjective (seciye) zayıf, pısırık, uyuşuk.
  7. Adjective rahavetli, uyuşuk, bitkin, bitap, dermansız, yorgun.
    feel as limp as a wet rag: paçavraya dönmek,
    hurdası çıkmak, suyu sıkılmış limon gibi bitkin olmak.
    I am so tired I feel as limp as a wet rag.
topallamak Verb
sonunda yayımlanmış olmak Verb