look after

  1. (a) gözet(le)mek, gözle takip etmek, arkasından bakmak.
    We looked after the train as it left the station.
    (b) bakmak, ihtimam/dikkat göstermek, mukayyet olmak, çekip çevirmek, idare etmek.
    Who will look after the children while their mother is in hospital?
    Are you being well looked after? Sana iyi bakıyorlar mı?
    He needs a wife to look after him: Ona bakacak bir eş/zevce lâzım.
    He is old enough to look after himself: Artık kendini idare edecek yaştadır.
parasını idare etmek Verb
kendi menfaatlerini korumak Verb
bir çocuğa bakmak Verb
kendi çıkarına bakmak.
sahip çıkmak Verb
birinin çıkarlarını gözetmek Verb
birinin menfaatlerini korumak Verb
birinin bakımını üstlenmek Verb
birine bakmak Verb
biriyle ilgilenmek Verb
birine bakarak olmak Verb
birine göz kulak olmak Verb
birşeyden sorumlu olmak Verb
birşeye bakarak olmak Verb
birşeyle ilgilenmek Verb
birşeyin sorumluluğunu üstlenmek Verb
birşeye göz kulak olmak Verb
evi geçindirmek Verb
boğazına bakmak, karnını doyurmak.
kendine dikkat etmek Verb
kendi başına idare etmek Verb
başının çaresine bakmak Verb
kendi işini kendi görmek Verb