look at

  1. (a) seyretmek, bakmak.
    looking at TV. looking at him jumping. good/bad (etc.)
    … to look at:
    görünüşte güzel/çirkin (vb.). (b) mütalea etmek, … gözü ile bakmak, göz atmak.
    He looks at work in a different way now he's in charge. Will you please look at this letter? (c) gözönünde tutmak, nazarı itibara almak.
    I wouldn't look at such a small offer.
    They wouldn't look at my proposal: Teklifimi reddettiler (gözönüne almadılar). (d) incelemek, araştırmak, muayene etmek.
    He is looking at a new idea for getting rich. You must have your bad tooth looked at. Doctor, will you look at my ankle? (e) (emir olarak) bakmak.
    look at this beautiful house!. (f)
    not much to look at: çirkin, göze hoş görünmeyen.
    The hotel is not much to look at: Otel pek çirkin/külüstür. (g)
    look at him/her/it: görünüşte.
    To look at her you'd never guess she is a university teacher.
birine korkuyla bakmak Verb
çok tutumlu olmak Verb
pintilik etmek Verb
bakışmak Verb
birbirine şaşkın şaşkın bakmak Verb
birinin teklifini incelemek Verb
birine bakmak Verb
eğri gözle bakmak Verb
birşeyi düşünmek Verb
birşeyi muayene etmek Verb
birşeye göz gezdirmek Verb
birşeyi araştırmak Verb
birşeyi iyice düşünmek Verb
birşeye bakmak Verb
birşey hakkında fikir sahibi olmak Verb
birşeye göz atmak Verb
birşeyi görmek Verb
birşeyi enine boyuna düşünmek Verb
birşeyi incelemek Verb
birşey hakkında araştırma yapmak Verb
ağızı açık bir şeye bakmak Verb
bir yere bakmak Verb
televizyon seyretmek Verb
Vay be!
Şu işe bak!
Vay canına!
bir arabanın aküsünü kontrol etmek Verb
televizyon seyretmek Verb
Bu halin ne?
Çok iyi görünüyorsun!
Çok kötü görünüyorsun!
Kimseyi hakir görme/En hakir gördüğün insanın bile bir hakkı vardır/Kendini bukadar büyük görme.
bir şeye iyi bakmak Verb
baktırmak Verb
ona bakmaya tahammül edemiyordu
...'e mizahi bir açıdan yaklaşmak Verb
Bu da bir bakış açısı.
yan bakmak Verb
yan gözle bakmak Verb
birine yan yan bakmak Verb
birine kızgın bakmak Verb
fena gözle bakmak Verb
bir kimseye öfke ile bakmak Verb
birine kötü kötü bakmak Verb
birine öfkeyle bakmak Verb
birine ters ters bakmak Verb
birine tehditkâr bakışlar fırlatmak Verb
(birisini) küçük/hakir görmek, (birine) tepeden bakmak.
(birisine) tepeden/yukarıdan bakmak, üstünlük taslamak.
birini hor görmek Verb
bir şeyi küçümsemek Verb
birini kendinden aşağı görmek Verb
birini küçük görmek Verb
birini hor görmek Verb
birini küçümsemek Verb
büroya uğramak Verb
büroya şöyle bir uğramak Verb
çok tutumlu davranmak, her kuruşun kıymetini bilmek.