mahsus

Turkish-English Translation

  1. particular
  2. Adverb especially
  3. express
  4. appropriate
  5. Adverb deliberately
  6. peculiar
  7. deliberate
  8. Adverb consciously
  9. Adverb expressly
  10. intentional
  11. Adverb intentionally
  12. Adverb purposely
  13. especial
  14. studiedly
  15. special
  16. studious
  17. special to
  18. unique to
  19. reserved for
  20. set aside for
  21. peculiar to
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

zata mahsus (outdated)
private Adjective
avama mahsus
for common people
avama mahsus
popular
bayanlara mahsus
for ladies
bayanlara mahsus
ladies
bir defaya mahsus
ad-hoc
bir defaya mahsus
one-time Adjective
bir defaya mahsus
nonrecurring Adjective
bir kereye mahsus
one-time Adjective
buna mahsus
ad hoc
delilere mahsus
insane
kadına mahsus
feminine
kasti mahsus
particular malice
kastı mahsus
a particular design in the mind
kastı mahsus
particular malice
kendine mahsus
proper
maksat dıı mahsus
particular malice
maksat dıı mahsus
specific intent
orta tabakaya mahsus
middling
şahsa mahsus
for personal use
zata mahsus
personal
zata mahsus
particular
zata mahsus
private
mahsus olmak
to pertain Verb
alacaklıyı mahsus tercih etme
voluntary preference Noun
arabaların girmesi yasak olan yayalara mahsus bölge
car-free pedestrian zone
bir defaya mahsus gelir
nonrecurring income Noun, Accounting
bir defaya mahsus gider
nonrecurring charge Noun, Accounting
bir defaya mahsus giderler
non-recurring expenditures Noun, Accounting
bir defaya mahsus giderler
nonrecurring expenses Noun, Accounting
bir defaya mahsus kalem
nonrecurring item
bir defaya mahsus kalemler
nonrecurring items Noun, Accounting
bir defaya mahsus olmak üzere
on one occasion only Adverb
bir defaya mahsus veya bunun için
ad hoc
bir defaya mahsus ya da belli bir olay için
ad hoc
bir defaya mahsus yapılan masraf
non-recurring expenditure
bir iş için bir defaya mahsus tayin olunan vasi
guardian ad hoc
bir iş için bir defaya mahsus tayin olunan vasi
ad hoc guardian
eşya kaldırmaya mahsus tırnaklı alet
grab
gemi güvertesinde biriken suyu akıtmaya mahsus açık oluk
waterway
gemide yük taşımaya mahsus iç bölüm
hold
halat örmeye mahsus demir alet
heaver
havşa açmaya mahsus kalem
countersink
hükümdarın kendisine mahsus para dairesi
privy purse
kalafat etmeye mahsus kıtık
gasket
kendine mahsus çek
home debit
kültür balığı yetiştirmeye mahsus havuz
nursery
murisin borçlarının ödenmesine mahsus menkul eşyaları
personal assets Noun
oturanlara mahsus yer
habitancy
özel kâr getiren şahsa mahsus emekli aylığı poliçesi
personal pension with profits policy
resmi veya umumi toplantılara mahsus bina
hall
trende köpek taşımaya mahsus furgon
dog box
umuma mahsus park yeri
public parking place
ustura bilemeye mahsus taş
hone
yalnız bir kereye mahsus olmak üzere elde edilen gelir
income of nonrecurring nature
yalnız üyelere mahsus kulüp
exclusive club
yayalara mahsus bölge
pedestrian precinct
yemlenmesi ve muhafazasına mahsus yer
livery stable
yerel gazete için bir kereye mahsus basılan gazete sayfası
patent insides Noun
yük taşıyıp boşaltmaya mahsus at arabası
tipcart Noun
zata mahsus eşya
paraphernal property
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Yalnız bir kimse, bir nesne veya ... bulunmayan, husûsîleşmiş, has, özgü
  2. Varlığı beş ... duyulan, hissedilen
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.