mill

  1. fabrika, imalâthane, atelye.
    cotton mill: iplik/çırçır fabrikası, iplikhane.
    food mill:
    besin/gıda fabrikası.
    paper mill: kâğıt fabrikası.
    saw mill: hızar/kereste fabrikası.
    steel mill: çelikhane, çelik fabrikası.
    mill building: fabrika binası.
    mill hand: fabrika işçisi.
  2. değirmen.
    flour mill: un değirmeni/fabrikası.
    water mill: su değirmeni.
    mill wheel:
    değirmen çarkı.
    wind mill: yeldeğirmeni.
    mill stream: değirmen suyu.
  3. el değirmeni.
    coffe mill: kahve değirmeni.
  4. cendere, meyve/sebze suyu sıkma makinesi.
  5. darphane.
  6. haddehane, saç fabrikası.
  7. (otomobil, sandal vb.) motor(u).
  8. doların binde biri, 0.1 cent.
  9. (değirmende) öğütmek/çekmek, değirmenden geçirmek.
    Some wheat will be milled before it is exported.
  10. (Fabrikada) yapmak, imal etmek.
  11. (madenî para) basmak, (madenî para kenarına tırtıklar yapmak.
    A dime is milled. Silver coins with milled edge.
  12. dövüşmek, dövmek, vurmak, yenmek, üstün gelmek, galebe çalmak.

  13. mill about/around: (etrafta) dolaşmak, gezinmek, piyasa yapmak, (âvare/başıboş/gayesiz) gezmek.

    There were many people millin around after the parade.
çıkar/menfaat/gelir kaynağı, kâr/kazanç sağlayan şey.
That brings grist to the mill: Kazanç sağlayan
şey budur.
All is grist that comes to his mill: Her şeyden yararlanır/kâr çıkarır.
sıcak haddehane Noun, Iron-Steel
Öğütülmüş hububat ve sebze ürünleri imalatı (NACE kodu: 10.61) Noun, Trades-Professions
Öğütülmüş tahıl ürünleri, nişasta ve nişastalı ürünlerin imalatı (NACE kodu: 10.6) Noun, Trades-Professions
şerit testere. Noun
birinin ekmeğine yağ sürmek Verb
kâr kârdır demek Verb
bürokrasi çarkı
bürokrasi değirmeni
karabiber değirmeni Noun, Food-Kitchen
dairesel mil: tel çapı ölçü birimi, çapı 1 mil (0.0254 mm) olan telin kesit alanı. Noun
kahve değirmeni.
pamuklu bez fabrikası. Noun
devlet veya yetkili kurumların kontrolu altında bulunmayan, eğitimi gevşek, iyice öğretmeden bol bol
diploma dağıtan yüksek öğrenim kurumu.
Noun
akademik düzeyi düşük yüksek öğrenim kurumu. Noun
telhane, haddehane.
fabrika teslimi
yem değirmeni
şerit hadde
un fabrikası Noun
ucuz ve âdi bar/salon, meyhane, batakhane. Noun
güç anlar yaşamış olmak Verb
yatay freze tezgâhı
sıcak haddehane Noun
yağhane Noun
kâğıt fabrikası Noun
biberlik
biber değirmeni: mutfakta/sofrada ka rabiber öğütmeye yarayan el değirmeni. Noun
karabiber değirmeni Noun, Food-Kitchen
binde (olarak), bin … başına. Adverb
plânya atelyesi. Noun
barut fabrikası Noun
birini çetin bir eğitime tabi tutmak Verb
birini zor bir işe koşmak Verb
hadde
haddehane
haddehane.
haddehane Noun, Iron-Steel
kaba hadde
sıradan Adjective
alelade Adjective
olağan Adjective
hızar Noun
kereste fabrikası Noun
hızar fabrikası Noun
bıçkı tezgâhı
yetersiz önlemler almak Verb
ipek fabrikası/tezgâhı.
iplik fabrikası Noun
maden filizi kırma makinesi.
çelik fabrikası.
tekstil fabrikası Noun
büyük zorluklara/müşkülâta maruz,
mec. feleğin çemberi.
go through the mill: büyük zorluklar
atlatmak, feleğin çemberinden geçmek.
put through the mill
k.d. (a) denemek, sıkı bir denemeden geçirmek, sıkı sıkıya incelemek, (b) zorluklara/müşkülâta maruz bırakmak, anasından emdiğini burnundan getirmek, Hanyayı Konyayı öğretmek, dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek.
çıkrık
dik planya tezgâhı
dikey planya tezgâhı
su değirmeni. Noun
feleğin çemberinden geçmiş
fabrika işçisi
iplik işçisi
değirmen işçisi
fabrikatör
hızar Noun
fabrika kapama
fabrika arazisi
çıkış
(Br) fabrika şehri
değirmen çarkı, su çarkı/türbini. Noun
değirmen çarkı.
fabrika halısı. Noun
fabrika işi, fabrikada yapılan iş. Noun
fabrika işi doğrama, hazır pervaz, kafes, kapı, pencere vb. Noun