offset

  1. Noun düşülen miktar
  2. Noun kesinti
  3. Noun mahsup edilen miktar
  4. Noun telâfi eden/tamamlayan/yerini dolduran şey, bedel, karşılık.
    as an offset to something: birşeyi
    tamamlayacak şekilde, tamamlayıcı olarak.
    as an offset to my losses: zarar ve ziyanıma karşılık olarak.
    serve as an offset to something: bir şeyin güzelliğini belirtmek.
  5. Noun başlangıç.
    as an offset to sth.: bir şeye başlangıç olarak.
  6. Noun, Botany (a) sürgün, filiz, (b) daldırma, fışkırma, piç fidan.
  7. Noun, Geology kayıklık, açıklık, faylarda/kırıklarda iki tabakanın birbirinden kayma miktarı.
  8. Noun
    offset litography ile ayni anlama gelir. ofset (baskı usulü), ofset baskı.
  9. Noun çıkıntı: bir şeyin düzgünlüğünü bozan çıkık/yumru vb. kısım.
  10. Noun
    offset line ile ayni anlama gelir. ana gözlem çizgisine yakın paralel çizgi.
  11. Noun, Geography dağ sırasının ovaya uzanan burnu.
  12. Noun, Architecture duvar kalınlığının azaldığı yerdeki raf gibi çıkıntı.
  13. Noun aile/ırk kolu.
  14. Noun, Machines dirsek, deveboynu, bir engeli aşmak için boru veya çubuğa verilen büküntü/eğrilik.
  15. Noun (matbaacılıkta yeni basılmış sayfadan vb. bulaşan) mürekkep lekesi.
  16. Adjective ofset (usulü).
    offset printing: ofset baskı.
  17. Adjective (merkezden) uzak, ayrı, sapa, ayrık, şaşırtma.
    offset cylinder: şaşırtma silindir.
    offset screw: şaşırtma vida.
  18. Adjective eksen-dışı, eksenden/merkez çizgisinden uzak/ayrık.
  19. Adjective köşesel, bir şey ile köşe/açı yapacak şekilde birleşmiş.
  20. Adjective dallı, kollu, dal/kol veren.
  21. Verb telâfi etmek, karşılamak, yerini doldurmak, denkleş(tir)mek, denk gelmek/getirmek, dengelemek, denge
    sağlamak.
    The gains offset the losses: Kâr, zararı karşılar/telâfi eder.
    credits offset debits. The losses in one department were offset by the profits in another.
  22. Verb (yanyana/üstüste koyarak) karşılaştırmak, mukayese etmek.
    to offset one factor against the other.
  23. Verb, Printing ofset (usulü) basmak.
  24. Verb dallanmak, sürgün/filiz vermek.
  25. Verb boruya dirsek/deveboynu koymak.
ufak maaşını telafi etmek Verb
döviz denkleştirmesi
vergi iptali ya da vergiden muafiyet
vergi iptali
vergiden muafiyet
saat farkı Noun
ofset-lito baskı yöntemi (makineyi yaprak sayfa yerine rulo kâğıt verilmesi
kontra hesap
kliring anlaşması
kliring anlaşması
önceki zararları telafi etmek Verb
offset ile ayni anlama gelir. ana gözlem çizgisine yakın paralel çizgi.
offset ile ayni anlama gelir. ofset (baskı usulü), ofset baskı.
birinci hamur kağıt Noun
ofset baskı tekniğinde kullanılan kâğıt türü
muvazene ödemeleri Noun
ofset baskı