on a knife edge

  1. tedirgin
  2. bıçak sırtında
(a) bıçak üstünde, geleceği/sonucu hakkında son derece endişeli.
He was on a knife-edge about the
examinations. (b) sonu meçhul/şüpheli, kritik durumda, kararsız.
balanced on a knife-edge: son derece şüpheli.
The success or failure of the plan was balanced on a knife-edge: Plânın başarılı olup olmayacağı son derece şüpheli idi.