on edge

  1. (a) sinirli, sinirleri gergin, aksi, endişeli, (b) alıngan, hassas, (c) sabırsız.
sinirli olmak Verb
kamaştırmak Verb
(biri üzerinde) nahoş tesir bırakmak, kalbini kırmak, incitmek, sinirlendirmek, iğrendirmek.
kamaşmak Verb
çok sinirli olmak Verb
sinirlendirmek Verb
…in tüylerini diken diken etmek Verb
(a) heyecanlandırmak, kızdırmak, telâşlandırmak, (b) sabırsızlandırmak, merakta bırakmak.
(a) (diş) kamaştırmak, (b) sinirlendirmek.
birini sinirlendirmek Verb
sinirlendirmek Verb
diş kamaştırmak Verb
birini sinirlendirmek Verb
(US) sarhoş olmak Verb
-den üstün/daha iyi olmak.
He has the edge on the other students.
bıçak sırtında
tedirgin
mek üzere olmak Verb
tehlikeli bir durumda, râmak kalmış, (tehlike vb.'nin) eşiğinde/kenarında.
bilemek, keskinleştirmek.
Not putting too fine an edge upon it: kılı kırk yarmadan.
ilişmek Verb