park

English-Turkish Translation

  1. park, umumî bahçe.
    national park: millî park.
  2. kapalı alan, spor alanı.
    a baseball park.
  3. (köy evleri etrafındaki) geniş avlu.
  4. av sahası, vahşi hayvanlara ayrılmış arazi.
  5. (dağlık bölgelerde) geniş vadi.
  6. araba park sahası/durak yeri.
  7. Military (a) askerî birliklerin top, tank ve taşıtlarının yığılma alanı, (b) bir alana toplanmış top, tank ve taşıtlar.
  8. (arabayı) park etmek.
    Don't park the car in this street. I'm parked over there.
  9. (uçak vb.) inmek, konmak.
  10. (uydu) yörüngeye oturtmak.
  11. (askerî teçhizat ve araçlar) alanda toplanmak.
    to park artillery.
  12. koymak, bırakmak, yerleştirmek.
    Don't park tour books on top of my papers.
  13. konaklamak, yerleşmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

parade one's whole family in the park
bütün aileyi alıp parkta gezinmek Verb
amusement park
eğlence yeri.
amusement park
funfair ile ayni anlama gelir. lunapark, eğlence parkı.
ball park
oyun sahası: top oyunlarının oynandığı, çitle çevrili, etrafında seyirci sandalyeleri dizili alan.
ball park
yaklaşık olarak, takriben, aşağı yukarı.
A proposal in the ball park of $50,000: Yaklaşık olarak $50,000'lık bir teklif.
car park
otomobil park yeri
car park
otopark
car park
araba parkı
car park
otopark alanı. Noun
caravan park
(Br) karavan parkı
children's park
çocuk parkı Noun, Child Care
city park
şehir parkı
educational park
bölge okulları: bir bölge için kurulmuş toplu halde ilk ve orta öğretim kurumları.
industrial park
sanayi sitesi.
kids' park
çocuk parkı Noun, Child Care
live park
vahşi hayvanlar parkı
memorial park
(US) mezarlık
mobile home park
karavan parkı
multi-storey car park
katlı otopark Noun, Transport
multi-storey car park
kat otoparkı Noun, Transport
multi-storey car park
kat oto parkı
national park
millî park: ABD'de doğal güzelliği, tarihî önemi vb. dolayısıyla Federal hükümetçe bakılan ve halkın yararlanmasına ayrılan bölge. Noun
nature park
doğal park
office car park
bir iş yerine ait otomobil parkı
oyster bed/farm/park
istiridye yatağı, denizin sığ sularında istiridye yetiştirilen yer.
pocket park
küçük park. Noun
retail park
çok sayıda dükkânın bulunduğu açık alan
safari park
yabani hayvanlar parkı
safari park
safari parkı
science park
bilimsel çalışmalar yapan şirketlerin yoğunlaştığı bölge
supplier park
yan sanayi parkı Transport
theme park
masal bahçesi, masalları canlandıran eğlence parkı.
town park
şehir parkı
trailer camp (court , park
römork kampı
trailer park
seyyar evler kampı. Noun
two-level underground car park
iki katlı yeraltı otoparkı
zoological park
hayvanat bahçesi. Noun
park a meeting
bir toplantıda büyük sayıdaki partizanları idare etmek Verb
park ayağı
stand Noun, Transport
park bench
parkta oturulacak sıra
park brake
park freni Noun, Transport
park development
park güzelleştirme
park home
park ev
park home
kalıcı ev olarak bir yere yerleştirilmiş büyük karavan
park keeper
park bekçisi
park lamp
park lambası Noun, Transport
park lands
park alanı
car- park attendant
(Br) otomobil parkı kâhyası Noun
car park with attendant
(Br) kâhyalı otomobil parkı
open a park to the public
parkı halka açmak Verb
open a park to the public
bir parkı halka açmak Verb
spare park surgery
organ nakli ameliyatı
Gezi Park Protests
Gezi Direnişi Proper Name, Politics-Intl. Relations
Gezi Park Protests
Gezi Hareketi Proper Name, Politics-Intl. Relations
Gezi Park Protests
Gezi Kalkışması Proper Name, Politics-Intl. Relations
Gezi Park Protests
Gezi Parkı Olayları Proper Name, Politics-Intl. Relations
Gezi Park Protests
Gezi Parkı Protestoları Proper Name, Politics-Intl. Relations
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. park
  2. parking lot
  3. car park
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Kamp alanları, motorlu karavan ve karavan tipi treyler (römork) park hizmetleri (NACE kodu: 55.3)
Camping grounds, recreational vehicle parks and trailer parks (NACE code: I55.3) Noun, Trades-Professions
Kamp alanları, motorlu karavan ve karavan tipi treyler (römork) park hizmetleri (NACE kodu: 55.30)
Camping grounds, recreational vehicle parks and trailer parks (NACE code: I55.3.0) Noun, Trades-Professions
doğal park
nature park
dönemeçte park
curb parking
luna park
park
milli park
national park Noun
vahşi hayvanlara ayrılmış park
park
yolun yalnız bir yanına müsaade edilen park
unilateral parking
park alanı
parkland
park alanı
park lands
park ayağı
prop stand Noun, Transport
park bekçisi
parking attendant
park bekçisi
park keeper
park bileti
parking ticket
park cezası
(US) parking ticket
park cezası
parking fine
park cezası
parking ticket
park edilebilen kısım
parking area
park edilmesi güç bir yere arabasını park etmek
to manoeuvre manoeuver one's car into a difficult parking space Verb
park etme
parking
park etme kısıtlaması
parking restraint
park etme kolaylıkları
parking facilities Noun
park etme kuralları
parking regulations Noun
park etme saati
parking slot
park etme suçu
parking offence
park etme süresi
parking time
park etme süresini geçirme
overtime parking
park etme süresini geçirmek
to parking-meter violation Verb
park etme süresini geçirmek
to parking- meter violation Verb
park etme yasağı
prohibited parking
park etme yasağı
no parking
park etme yasağı bölgesi
no parking-zone
park etme yasağı bölgesi
no parking- zone
park etme yasağı olan bir yere park etme yüzünden ceza kesmek
to pass a fine for illegal parking Verb
park etme yasağının ihlali
parking violation
park etme yeri
parking space
park etmek
to park Verb
park etmek
to garage Verb
park etmiş otomobil içine yapılan yemek servisi
curb service restaurant
park ev
park home
park fişi
parking ticket
park freni
parking brake Noun, Transport
park freni
park brake Noun, Transport
park gibi yeşil alan
grounds
park güzelleştirme
park development
park kahyası
car park- attendant Noun
park kâhyası
parking attendant Noun
park kâhyası
(Br) car park-attendant Noun
park lambası
parking light Noun
park lambası
park lamp Noun, Transport
park saati
parking meter
park saatli bölge
parking- meter zone
park saatli bölge
parking-meter zone
park sayacı
parking meter
park tahdidi
parking limitation
park ücreti
parking fee
park ücreti
parking charges
park yapılabilir cadde
unrestricted street
park yapılamaz alan
no-parking zone
park yapılmaz
no parking
park yasağı
parking ban
park yasağı
no parking
park yasağı mıntıkası
no-parking area Noun
park yasağı olan alan
no parking area
park yasağı olan alan
no parking- area
park yasağı olan cadde
restricted street
park yasağı olan sokak
no-waiting street Transport
park yasağı olan sokak
(traffic) no-waiting street
park yasağı saatleri
restricted hours Noun
park yasaktır
no parking
park yeri
parking site
park yeri
parking lot Noun, Transport
park yeri
parking
park yeri
stall
park yeri
lay- by
park yeri ihtiyacı
parking demand
park yeri politikası
parking policy Noun
park yeri temin etmek
to pre empt a parking space Verb
park yerinde hiçbir mesuliyet kabul edilmez
all cars parked at owners'risk
(araba) çekip park etmek
to pull in Verb
(arabayı) park etmek
to park Verb
(Ita) sayfiyede ya da kentte park içinde küçük şık bir ev
villino
(Londra) kesin park yasağı olan bölge
pink zone
açık park pozisyonu
hardstand Noun, Aviation
ana caddenin uzağına park etme
off- street parking
arabayı park edilecek bir yere çekmek
to pull off a car Verb
arabayı yoldan park edilecek bir yere çekmek
to pull off a car Verb
aylık park ücreti
monthly parking fee
bir yola park yasağı koyma
restriction of a road
cadde üzerinde park etme
on-street parking
cadde üzerinde park etme olanağı
unilateral parking
caddenin sadece bir yanında park etme olanağı
unilateral parking
caddeye park etme
street parking
çift sıra park etmek
to double-park Verb
çift sıra park yapmak
to double-park Verb
garaja park edilmiş
garaged
gelen müşterilerin otolarını park etmek
to carhop Verb
karavan park yeri
caravan stand
karavan park yeri
caravan site
milli park ve orman
national forest
otobüs park yeri
bus parking
otomobil park yeri
(Br) car park
otomobil park yeri
car park
özel park yeri
no parking except for residents
özel park yeri
parking bay
şehrin göbeğinden uzağa park etme
fringe parking
sınırlı park yapılabilen alan
limited-parking zone
trotuvara park edilmiş araba
car parked sideways on the kerb
uçağın park yeri
hardstand
ücretsiz park yeri
free parking lot
umuma açık park yeri
(public) parking place
umuma mahsus park yeri
public parking place
üstü kapalı park yeri
roof-top parking
yeraltı park yeri
underground parking
yol haricine (garaja) park etmek
to be standing off the road Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Halkın gezme ve hava alma ihtiyâcını ... ve ağaçlık geniş alan
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.