path

  1. Noun yol
  2. Noun menhec
  3. Noun tarik
  4. Noun patika, keçiyolu, ayak izi ile açılan yol.
  5. Noun (dar) yol, yaya yolu vb.
    a garden path. a bicycle path.
  6. Noun yörünge, iz, mahrek.
    The moon has a regular path through the sky. The path of a hurricane.
  7. Noun yol, yöntem, tarik, izlenen kurallar cümlesi.
    The path of righteousness. Some choose paths of glory,
    some choose paths of ease.
birinin kapısını aşındırmak Verb
birinin ürünlerini kapışmak Verb
birisiyle tesadüfen yolda karşılaşmak.
patika Noun
keçiyolu Noun
dar toprak yol Noun
patika Noun
keçiyolu Noun
dar toprak yol Noun
birine karşı durmak, arzusuna set çekmek/karşı gelmek.
yolundan bütün engelleri kaldırmak Verb
yaklaşma yolu
geliş sıralı erişim yolu Information Technology
teklif ve karşı teklif zinciri
inmeye başlamış olmak Verb
herkesin geçtiği yol
bisiklet yolu
bisiklet yolu
atlılara mahsus geniş yol.
kariyer yolu Noun
kritik yol Information Technology
yolunda karşısına çıkmak Verb
birinin yolda karşısına çıkmak Verb
bisiklet yolu
dolambaçlı yol
patika Noun
keçiyolu Noun
dar toprak yol Noun
eğitim veya öğretim yönü (Kaynak: CEDEFOP) Noun, Education-Training
büyüme eğrisi
iki yanı ışıklı uçak pisti
uçuş yolu, uçağın/füzenin uçuş yörüngesi.
keçiyolu
patika
tüm yol Information Technology
(uçak) iniş yolu.
çakıl yol
iniş yolu
(bir kimseyi) yanlış bir şeye inandırıp üzerinde işlemek,
argo işletmek.
birini burnundan tutup oraya buraya sürüklemek Verb
aldatmak Verb
yanıltmak Verb
öğrenme yönü (Kaynak: CEDEFOP) Noun, Education-Training
çığır açmak, herkesin gittiği yoldan ayrılmak.
fren mesafesi
ana yön
ana yol
bir yön tayin etmek Verb
(a) sapa, ücra, tenha, tanınmamış.
Let's go somewhere off the beaten track this summer. (b) görülmedik,
yeni, eşi az bulunur, nadir.
We ate at a restaurant off the beaten track.
(belirli bir tıp dalı) uzmanı:
hydropath, osteopath gibi. Suffix
(belirli bir hastalığa) yakalanmış, … hastası:
psychopath, neuropath gibi. Suffix
zevk ve sefa yolu.
patika
arama yolu Information Technology
patikadan çıkmamak Verb
patikadan sapmamak Verb
patikadan ayrılmamak Verb
doğru yol
sırat-ı müstakim Noun, Religion-Faith
tehlikeli bir yoldan gitmek Verb
bir yoldan gitmek Verb
hidayet Noun
“hastalık”.
ör.: pathology, pathogen. Prefix
yayılım zayıflaması Noun, Geology
fırtınanın gittiği yol
akımın izlediği yol
görev çizgisi
ekonominin izlediği yol
…in önünü tıkamak Verb
en hızlı ve en ucuz bir biçimde tamamlanması için karmaşık bir operasyonu planlama yöntemi
kritik yol analizi
dönüşül izlenceleme: bitirilmesi birbirine bağlı karmaşık sanayi faaliyetlerini en kısa zamanda ve en
kestirme yoldan sonuca ulaştıran planlama.
Noun
kestirme yol tuşu Information Technology
şan şeref yolunda ilerlemek Verb
birşeyin önünü açmak Verb
birşeyin yolunu açmak Verb
birşey için gerekli hazırlıkları yapmak Verb
birşeyi kolaylaştırmak Verb
kritik yol yöntemi Information Technology
Doğruyol Partisi
Doğru Yol Partisi Proper Name, Political Parties
Doğru Yol Partisi (DYP) Proper Name, Organizations